 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Yücel Kocabaş |
 |
|
|
|
|
|
|
|
|
2547 sayılı Yükseköğretim K. öğretim elemanları için 53/C.b. m.sinde ve öğrenciler için de 54/4.c.m.sinde, disiplin cezasının verildiği tarihte " disiplin cezasını gerektiren eylemlerin işlendiği tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçmemesi gerekliliği" öngörülmüştür. Bu süre 657 sayılı k.daki disiplin cezalarına uygulanacak zamanaşımı süresi ile uyum göstermektedir.
Sorudaki süreler ise zamanaşımı süresi olmayıp,soruşturmanın zamanında tamamlanabilmesi için soruşturmacılar yönünden belirlenen sürelerdir. Bu sürelere uyulmaması zamanaşımı savunması için haklı bir gerekçe teşkil etmez.
|
|
 |
|
 |
|
Üstadım merhaba, kıymetli değerlendirmeniz için teşekkür ederim. Ancak kanaatimce burada 54/4-c bendindeki iki yıllık zamanaşımı ile 54/4-a bendindeki soruşturmanın yürütülmesine ilişkin sürelerin hukuki niteliğini birbirinden ayırmak gerektiği yönünde bir algıya kapıldım.
Doğrudur; 54/4-c bendindeki iki yıllık süre disiplin cezası verme yetkisinin sona ermesine ilişkin genel nitelikli bir zamanaşımıdır. Bu süre dolmadan idarenin ceza verebilmesi teknik olarak mümkündür. Bu konuda hem öğretide hem içtihatta bir tereddüt yoktur.
Ancak uyuşmazlık konusu olan nokta, bu iki yıllık sürenin; 54/4-a bendinde öngörülen soruşturmanın yürütülmesine ilişkin özel ve emredici sürelerin etkisini ortadan kaldırıp kaldırmadığı sorusu olduğunu düşünüyorum.
54/4-a bendinde “soruşturmanın en geç otuz gün içinde tamamlanacağı”, tamamlanamazsa gerekçeli ek süre talep edilmesi gerektiği ve verilebilecek ek sürenin de en fazla 60/90 günle sınırlı olduğu açık bir biçimde düzenlenmiştir. Bu süreler zamanaşımı niteliği taşımasa da, disiplin soruşturmasının usulüne uygun yürütülmesi için belirlenmiş bağlayıcı sürelerdir.
Dolayısıyla soruşturmacının 5 ay boyunca hiçbir işlem yapmaması, disiplin sürecinin kanunda öngörülen usul kurallarına aykırı şekilde yürütüldüğünü göstermektedir.
Nitekim Danıştayın memur disiplin hukukuna ilişkin okudum bir kaç içtihadında da
soruşturmanın kanuni süresinde yürütülmemesi,
makul süre ilkesinin ihlali,
savunma hakkının geciktirilmesi
gibi durumların işlemi sakatladığı kabul edilmektedir.
2547 sayılı Kanun açısından da 54/4-a’daki düzenlemelerin benzer şekilde özel ve emredici nitelikte olduğu, 4-a bendinin öngördüğü usuli güvencelerin 4-c bendindeki genel zamanaşımı hükmüyle bertaraf edilemeyeceği kanaatindeyim.
Bu nedenle somut olayda 2 yıllık ceza verme zamanaşımı henüz dolmamış olsa bile; soruşturmanın yaklaşık 5 ay boyunca kanuni sürelere aykırı biçimde sürüncemede bırakılması, usul hükümlerinin ihlali nedeniyle soruşturmanın hukuka uygun yürütülmediği yönündeki iddiaları ortadan kaldırmamaktadır. En azından savunma dilekçesinde mutlaka değinilmesi gereken bir husus olduğunu düşünüyorum,
Saygılarımla.