Mesajı Okuyun
Old 24-10-2025, 13:10   #7
Öğr. Gör. Dr. Yunus Konbul

 
Varsayılan

[quote=Yasin Pazar]
Alıntı:
Yazan Öğr. Gör. Dr. Yunus Konbul
Merhabalar,

Binanın diğer parselde neden taşkın duruma düştüğünü teknik açıdan tam anlayamadım. Yani ilgili kişilerin parsel sınırını yanlış bilmesinden mi, yoksa kadastro çalışmasında bir kaydırma mı yapıldığı anlaşılamıyor. Daha derin incelemek gerekir.

Yunus Bey ilginiz için teşekkür ederim. Yapının inşa edildiği dönemde taşınmazlar taraflar arasında fiilen paylaşılmış, bina da bu paylaşıma göre müvekkilin murisine ait taşınmazın sınırları içinde kalacak şekilde inşa edilmiş. Ancak Kadastro işlemleri yapılırken evin yarısından fazlası komşu taşınmazın sınırları içerisinde kalacak şekilde sınır belirlenmiş. Şu anda müvekkil aleyhine müdahalenin meni davası açılmış bulunmakta, müvekkil kadastrodan bu davayla haberdar olmuş. İyiniyet şartlarının oluştuğu kanaatindeyim, aklıma takılan sadece binanın taştığı alanın İmar mevzuatına göre ifraz edilememesi. Sizin de belirttiğiniz gibi müdahalenin meni davasına karşın terditli olarak önce temliken tescil olmadığı takdirde irtifiak hakkı tesisi talep edeceğiz muhtemelen.

Rica ederim.

"Ancak Kadastro işlemleri yapılırken evin yarısından fazlası komşu taşınmazın sınırları içerisinde kalacak şekilde sınır belirlenmiş."

Normalde kadastro çalışmalarında binanın içinden geçecek şekilde böyle bir sınırlandırma yapılmaz. Bu bana kadastroda teknik hata yapıldığını düşündürüyor. Üstelik kadastroda yapılan teknik hatalar için zamanaşımı da söz konusu değildir. Böyle bir durum varsa teknik destek için benimle iletişime geçebilirsiniz.

Belirttiğiniz gibi davayı terditli açabilirsiniz. İfrazın mümkün olmaması, irtifak hakkının kurulmasına engel teşkil etmeyebilir. Bilirkişi raporu ve yerel yönetim onayı da bu yönde gelirse ve hakimin takdiri ile ifraz mümkün değilse irtifak hakkı kurulmasına hükmedilebilir.

Aslında ben şahsen buradaki irtifak hakkı seçeneğini, binanın yolsuz duruma düşerek yıkımla karşılaşmaması için bir zaman kazanma olarak görüyorum. Yani problemi biraz öteleyip, belki zaman içinde imar planı değişikliği veya taraflar arasında anlaşma olanağı ortaya çıkması ihtimalini açık tutmak için. Örneğin emsal kararlardan da görüyoruz ki yüksek yargı, yolsuz duruma düşse bile yapılmış binaların yıkılmasına milli servetin israfı olarak yaklaşıyor ve kurtarılması için plan veya proje değişikliğinin mümkün olup olmadığının belediyeye mutlaka sorulması gerektiğini söylüyor.

Saygılarımla