16-10-2025, 20:42
|
#3
|
|
Öncelikle cevabınız için teşekkür ederim. O durumda biraz kendi bacağımıza da sıkmış gibi oluyoruz diye düşünüyorum. Sonuçta biz de yetkisizlik yaptırımı ile karşılaşacağız.
Esasen kanunu incelediğimde karşı davanın illa aynı mahkemede açılmasına ilişkin bir şartın olmadığını görüyorum fakat doktrin ve uygulama bu şartın varlığı hususunda hemfikir gibiler. İlgili hükümlerden yorum yoluyla bu sonuç belki çıkarılabilir ama HMK m. 13 hükmü incelendiğinde karşı dava bakımından asıl mahkemenin yetkisinin kesin yetki olmadığı, adi yetki olduğu sonucunun çıkarılabileceğini düşünüyorum.
Bu sebeple HMK m. 133 gereğince "esasa cevap süresi içinde" yetkili mahkemede karşı dava açıp asıl davanın olduğu mahkemeye cevap dilekçesi sunarak yetki itirazında bulunmayı düşünüyorum. Bu durumda karşı davanın açıldığı mahkemeden HMK m. 166/2 gereğince birleştirme talep edildiğinde asıl mahkemenin buna muvafakat göstermeyip yetkisizlik kararı vermesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ilk itirazlar incelenmeksizin mahkeme tarafından yargılama konuları arasında bağlantı olup olmadığının irdelenmesi mümkün değildir.
Öte yandan, karşı dava açmaksızın doğrudan yetkili mahkemede asıl dava açmamız durumunda da derdestlik sorunu ile karşılaşmamamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü müvekkilin bu davayı ikame etmekte ayrı bir hukuki yararı mevcuttur. Keza, karşı dava müstakil bir davadır. Karşı dava açıldığında derdestlik sorunu ile karşılaşılmıyorsa asıl dava açıldığında da karşılaşılmaması gerekir.
|