Mesajı Okuyun
Old Bugün, 11:35   #3
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Merhabalar meslektaşım;

Fiili taksim savunmasıyla karşılaşırsınız. Zira şufa davalarındaki fiili taksimde yargıtay kararlarında eylemli paylaşım dahi yeterli görülüyor. Sizde sınırlar belirlenmiş ve kanaatimce bu yeterli.

Yargıtay kararlarına göre; " şufa davalarındaki fiili taksim için; fiziki sınır gerekmediği, tüm paydaşlar arasında paylaşıma bile gerek olmadığı ve hatta eylemli paylaşımın dahi yeterli olduğu" belirtilmiştir.



6. HUKUK DAİRESİ
Esas : 2007/289
Karar : 2007/2367
Ana taşınmazda paydaş sayısının fazla olması ve her bir paydaşa bir daire isabet etmemesi mevcut dairelerin kullanılış biçimini etkilemeyeceği gibi eylemli kullanmanın varlığını bertaraf edecek bir durumda yaratamaz. Davacının taşınmaz üzerinde kullandığı bir da*iresinin bulunmasına ve davalının satın aldığı paya isabet eden dairenin de satıcılar tarafından davalıya satıldığının bilinmesine göre davacının davalıya satılan pay nedeniyle önalım hakkını kullanması Medeni Kanun'un 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralıyla bağdaşmaz. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek eylemli kullanma*nın söz konusu olmadığından bahisle yazılı şekilde istemin kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.

14. HUKUK DAİRESİ
Esas : 2016/296
Karar : 2018/860
Mahkemece fiili taksim olgusu için davacının ve davalıya pay satan bayisinin gayrimenkulde bir yer kullanması yeterlidir. Dolayısıyla tarafların hisselerine tekabül eden yer kadar kullanıp kullanmaması ve taraflar dışındaki hissedarların bu gayrimenkulde yer kullanmasının araştırılmasına gerek yoktur. Mahkemece yeniden mahallinde keşif yapılarak tarafların fiilen kullandıkları bir yer olup olmadığı saptanmalı, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, uygun olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.

14. HUKUK DAİRESİ
Esas : 2016/14978
Karar : 2020/2906
Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir.

14. HUKUK DAİRESİ
Esas : 2014/7327
Karar : 2014/11379
Somut olayda; mahallinde yapılan keşifte dinlenen tanıklar eski malik satıcı M.K.'nın yıllardır oturduğu ev ile önünde bulunan avluyu davalıya satmış olduğunu, davalının burada güvercin beslediğini, satıcı M.K.'nın satmış olduğu evin üst katında halen oturduğunu, davacının ise binanın kuzeyinde kalan kısmı kullandığını ancak resmi bir taksimin yapılmadığını, taksim konusunda fikri bulunmadığını belirtmişlerdir.
Davacı ve davalının taşınmazda ayrı ayrı kullandıkları yerler var ise taksim savunması kabul edilir. Dolayısıyla tüm paydaşların katılımı ile yapılmış bir taksim gerekli değildir.
Bu durumda mahkemece davalının tanık listesindeki belirtmiş olduğu M. G. de dinlenerek taşınmazın hangi kısmının kimler tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususları açıklığa kavuşturulmadığından mahallinde yeniden keşif yapılarak tanıklarca gösterilecek yerlerin fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle fiili taksimin mevcut olup olmadığı belirlenmelidir.

14. HUKUK DAİRESİ
Esas : 2018/791
Karar : 2018/4856
Bozma ilamından sonra yapılan 20.06.2017 tarihli keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişisinin 04.07.2017 tarihli raporunda "...fiili zeminde dava konusu parselin farklı kısımlarının farklı kişilerce kullanıldığı 2 nolu uydu fotoğrafınca tespit edilmiştir. 2 nolu uydu fotoğrafından görüleceği üzere dava konusu parsel üzerinde birden çok yapı bulunmakta olup, bu yapılar her biri farklı kişilerce kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu farklı kullanımlardan davacının fiili zeminde satın aldığını iddia ettiği kısım aşağıdaki krokide pembe renk ve A harfi ile belirtilmiştir..." şeklinde rapor düzenlenmiş, davacı vekili "...yeniden bir keşif yapılarak tüm hissedarların keşif mahallinde dinlenmesi ve hangi kısımlar üzerinde kimlerin kullanımı olduğunun araştırılması..." yönünden itiraz etmiş, davalı vekili ise "...davalının satın aldığı dava konusu yerin üzerinde yapı bulunmakta olup gerek davacının gerekse davalının fiili olarak kullandığımız yerler bellidir..." şeklinde rapora itiraz etmişlerdir. Bu durumda Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda davalının fiili taksim savunması yönünden yeniden yapılacak keşifte tarafların bildirdikleri tüm deliller ve tanıklar HMK'nın 259. maddesi gereğince taşınmaz başında dinlenerek, davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler bulunup bulunmadığı belirlenerek çelişkili beyanlar varsa giderilerek ve tanıklarca gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek keşif krokisinde denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle fiili taksimin mevcut olup olmadığı saptanmalı, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

14. HUKUK DAİRESİ
Esas : 2013/7530
Karar : 2013/12866
Somut uyuşmazlıkta, arsa niteliğindeki 27 parsel sayılı taşınmazda 12/96 pay davacı ..., 24/96 pay davacı ..., 60/96 pay davalı ... adına kayıtlıdır. Davalı ... yargılama sırasında fiili taksim savunmasında bulunmamış ise de temyiz dilekçesinde taşınmazda fiili paylaşım bulunduğunu ileri sürmüş, temyiz dilekçesine eklediği ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1-1D.İş dosyası ile yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporlarına dayanmıştır. Fiili taksim savunması yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Mahkemece davalının fiilli taksim savunmasına ilişkin delillerinin varsa davacının karşı delillerinin sorulup toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.