|
HGK aşağıdaki kararında “belirsiz alacak davası olarak açılan davaya kısmi dava olarak devam edilemeyeceğini" ifade etmiştir. Öğretide de “belirsiz alacak davasında bedel arttırım talebinde bulunmayıp ek dava açılmasının mümkün olmayacağına dair yaygın görüş vardır. Açılan ek dava, ilk karar kesinleşmemiş ise “derdestlikten” kesinleştikten sonra açılmış ise “ kesin hüküm” nedeniyle ret edilecektir.
Bununla berabber. Sakarya BAM 9.HD.si aşağıdaki kararında ; “Sonradan açılan ek dava ile evvelce açılan belirsiz alacak davasının nitelik itibariyle farklılık gösterdiğini bu yönden kesin hükmün kabul edilemeyeceğini belirterek “ davalı vekilinin istinaf başvurusunu esastan ret etmiştir. Yargıtay 10 HD.si aşağıdaki kararı ile işbu istinaf mahkemesi kararını onamıştır.
Gerçi yaygın görüşlere aykırı olmakla beraber, Sakarya BAM ve Yargıtay 10.HD.si kararlarına dayanıp ek dava açmak suretiyle şansınızı deneyebilirsiniz. Diye düşünüyorum.
YARGITAY HGK. 02.03.2016 T. 2014/439 E. 206/207 K.
"...Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile alacak miktarı belirsiz olduğu durumlarda davacıya dilerse belirsiz alacak davası, dilerse de kısmi dava açabilme imkânı getirilmiştir. Belirsiz alacak davası ile kısmi dava konusu, amacı ve sonuçları bakımından birbirinden tamamen farklı iki dava türüdür. Her iki davanın mahkemeden istenen hukuki korumaya göre eda davası olması ve ortak bazı özelliklerinin bulunması bu sonucu değiştirmemektedir. Belirsiz alacak davası açan davacı, kısmi davanın sonuçlarından yaralanamayacağı gibi kısmi dava açan davacı da belirsiz alacak davasının sonuçlarından yararlanamaz. Hâkim de kısmi dava olarak açılmış bir davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendiremeyeceği gibi, belirsiz alacak davası olarak açılan davaya da kısmi dava olarak devam edemez."
Sakarya BAM, 9. HD. 19.6.2019 T. 2019/600 E. 2019/1030 K.
""...Davacı vekili dava dilekçesinde; kurum sigortalısı K3'a, davalı işveren bünyesinde çalışırken 27.11.2007 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle 94.278,01 TL peşin sermaye değerli sürekli iş göremezlik geliri, 4.917,41 TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiğini, davalı işverenin kurum zararından kusuru oranında sorumlu olduğunu, Sakarya 2. İş Mahkemesi 2015/311 E. 2016/530 K. Sayılı ilamı ile dava açtıklarını ve davanın kabul edildiğini, ıslah süresini kaçırdıkları için mevcut davayı ikame etmek zorunda kaldıklarını belirterek 70.422,40 TL ilk PSD ve 3.433,92 TL geçici iş göremezlik masrafına ilişkin kurum alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Derdestlik ve husumet itirazında bulunduklarını, iş yeri devri söz konusu olduğunu, illiyet bağı bulunmadığı için davalı tarafın sorumluluğunun bulunmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
"Mahkememize açılan bu dava iş kazası nedeni ile sigortalıya ödenen ilk PSD ve geçici iş göremezlik geliri masrafının davalıdan rücuen tahsiline ilişkindir.
...
Mahkememizin 2015/311 E. 2016/530 K. Sayılı ilamının incelenmesinde; tarafların ve dava konusunun aynı olduğu, kusur incelemesinin yapıldığı, heyet raporunda %80 iş veren %20 ise işçinin kusurlu bulunduğu, davacı tarafa ıslah için 1 hafta kesin süre verildiği, süresinde ıslah dilekçesinin sunulmadığı, ilk dava ile talep edilen miktarlar yönünde davanın kabul edildiği ve 5.000,00 TL İPSD ve 500,00 TL geçici iş görmezlik ödemesinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 2016/10226 E. 2018/8313 Karar 22.10.2018 tarihli ilamı ile mahkememiz kararının onandığı görülmüştür.
Mahkememiz dosyası yönünden yapılan yargılamada; Eldeki davanın mahkememizin 2015/311 E. 2016/530 K. Sayılı dosyasının devamı niteliğinde olduğu ve dosyanın kesinleştiği, yeniden kusur incelemesi yapılmasına usul ekonomisi açısından gerek olmadığı, SGK tarafından 19.11.2018 tarihinde bildirilen yazı cevabında sigortalı K3'a davalı işveren bünyesinde çalışırken 27.11.200 7 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle 94.278,01 TL peşin sermaye değerli sürekli iş göremezlik geliri, 4.917,41 TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiği, davalı iş verenin kusuru oranında sorumlu olduğu, Mahkememizin 2015/311 E. 2016/530 K. Sayılı ilamı ile 5.000,00 TL İPSD ve 500,00 TL geçici iş görmezlik ödemesinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, bu nedenle davacının bakiye 70.,422,40 TL İPSD ve bakiye 3.433,92 TL geçici iş görmezlik ödemesi talebinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU:
Davalı vekili katılma yolu ile sunduğu istinaf dilekçesinde özetle;
a-) Usul yönünden itirazlar:
-İşbu davanın konusuna ilişkin olarak daha önce belirsiz alacak davası olarak açılmış ve kesinleşmiş bulunan Sakarya 2. İş Mahkemesi'nin 2015/311 e., 2016/530 k. numaralı dosyasının bulunduğunu, bilindiği üzere, hukuk muhakameleri kanunu'nun "dava şartları" başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının "i" bendine göre, kesinleşmiş bir hükmün varlığı halinde, konusu ve tarafları aynı olan ikinci bir dava açılamayacağını, açılması halinde de reddedilmesi gerektiğini, ancak, sayın mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı bir şekilde davanın kabulüne karar verildiğini, işbu kararın yeniden incelenmesi suretiyle davanın reddine yönelik karar verilmesini talep ettiklerini,
-Söz konusu ek davanın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "dava şartları" başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının "ı" bendi gereğince; ("aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması") reddedilmesi gerekirken, Sakarya 2. İş Mahkemesi'nin 2015/311 e., 2016/530 k. numaralı dosyasının neticesinin beklenilmesine karar verildiğini,
-Sakarya 2. İş Mahkemesi'nin 2015/311 e., 2016/530 k. numaralı dosyasının, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 2016/10226 e., 2018/8313 k. numaralı ilamı ile 22.10.2018 tarihinde kesinleştiğini, işbu kesinleşme kararının ardından, Sakarya 2. İş Mahkemesi tarafından 2016/673 e numaralı dosyanın reddine yönelik karar verilmesi gerekirken, kabulüne yönelik karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu,
-Davacı taraf, talep edebileceği tutarı Sakarya 2. İş Mahkemesi'nin 2015/311 e. numaralı dosyası kapsamında öğrenmiş olmasına ve işbu dosya kapsamındaki yargılamanın neticelenmesine kadar da herhangi bir engelle karşılaşmaksızın bedel arttırımında bulunma hak ve yetkisine sahip iken, herhangi bir bedel artırımında bulunmadığını, davacı tarafın mevcut hak ve yetkisini kullanmamasının açık bir şekilde fazlaya ilişkin hak ve taleplerinden feragat ettiği anlamına da geldiğini,
-Belirsiz alacak davası ile davasını açan davacı tarafın, alacağının belirlendiği andan hükmün verildiği ana kadar, bedel arttırımında bulunabilecekken herhangi bir bedel artırımında bulunmayarak davanın bir bütün halinde kesinleşmesine yol açtığını, kesinleşmiş bir belirsiz alacak davasının ardından aynı sebebe ve aynı konuya ilişkin yeni bir dava açılamayacağını, açılır ise işbu davanın reddedilmesi gerektiğini,….belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
İşbu dava Rücuen Alacak istemine ilişkindir.
Davacı kurum, sigortalısı olan K3'ın davalıya ait işyerinde çalışırken 27/11/2007 tarihinde iş kazası geçirdiğinin tespit edildiği, olay nedeniyle sigortalının % 51 oranında maluliyetinin oluştuğu, bu olayın meydana gelmesinde davalı şirketin % 80 oranında, sigortalının ise %20 oranınında kusurunun bulunduğu, tarafların kusur durumlarına ilişkin olarak işçi ile işveren arasında görülen Sakarya İş Mahkemesi'nin 2013/79 esas ve 2014/950 karar sayılı dosyasında aldırılan kusur durumunun tespitine ilişkin bilirkişi raporu ile bu durumun sabit olduğu, meydana gelen bu olay nedeni ile davacı kurum tarafından sigortalıya PSD'li gelir bağlanmak suretiyle ve ayrıca geçici iş göremezlik ödeneği ödenmesi nedeni ile kurum zararının meydana geldiği, bu durumun Sakarya 2. İş Mahkemesi'nin 2015/311 esas ve 2016/530 karar sayılı dosyasından anlaşılmıştır.
Sakarya 2. İş Mahkemesi'nin 2015/311 esas sayılı dosyasının tarafları ile davaya konu olayın işbu dava ile aynı olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucunda taleple bağlı kalınarak verilen kararın, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 22/10/2018 tarih ve 2016/10226 E. 2018/8313 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, bu durum karşısında kusur durumunun tespitine ilişkin bilirkişi raporlarında belirtilen hususların ve kusur oranlarının kesinleştiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince işbu ek davada bu hususlar ile ön dava olan Sakarya 2. İş Mahkemesi'nin 2015/311 esas ve 2016/530 karar sayılı dosyasında taleple bağlı kalınarak hükme bağlanan miktarlar dikkate alınarak bakiye miktarlar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş karar karşısında taraf vekillerinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Davanın konusuna göre, kusur oranının ve buna bağlı olarak karşı tarafın sorumlu olduğu alacak miktarının önceden bilinmesi mümkün olmadığından davacının kısmi dava veya belirsiz alacak ve tespit davası açması mümkündür. Bu tür davalarda uzman-teknik bilirkişi görüşüne ihtiyaç duyulmaktadır. Davacının karşı tarafın kusur durumunu ve dolayısıyla buna bağlı olan alacak miktarını bilmesi kendisinden beklenemez. Bundan dolayı ön davada ortaya konulan talep şeklinin kabulü gerekmektedir.
Belirsiz alacak ve tespit davasının, kısmi eda hükmünün kesin hüküm teşkil ettiğinden şüphe yoktur. Tespit bölümünde ise tespit davası açılması halinde kesin hüküm teşkil ettiği açık olmakla birlikte ek dava niteliğindeki iş bu yargılamaya konu eda davasında davanın niteliği itibariyle farklılık arz etmesi nedeniyle kesin hüküm teşkil etmeyeceği açık olup davalı vekilinin kesin hüküm nedeniyle davanın reddine ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, ilk derece mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitleri ile karar gerekçesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ile davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf nedenlerine ilişkin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b.1.maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Tarafların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
…Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 9. maddesi yollamasıyla, HMK' nun 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içindeYargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere 19/06/2019tarihinde oy birliği ile karar verildi.""
Yargıtay 10. HD. 02.06.2020 T. 2019/4819 E. 2020/2469 K.
Bölge Adliye Mahkemesi : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
No : 2019/600-2019/1030
Dava, rücuan alacak istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan alınmasına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 02.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|