Mesajı Okuyun
Old Dün, 17:15   #2
Av.MalikMertHas

 
Varsayılan

Merhaba meslektaşım,

Sorunuzla ilgili olarak TCK. Md-168 hükmü ve içtihatlarına bakılmalıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar: 2011/209 sayılı kararında " Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 27.05.2008 gün ve 127-147 sayılı kararında açıkça vurgulandığı üzere; 5237 sayılı TCY’nın 168. maddesinde yer alan “etkin pişmanlık” hükmünün uygulanabilmesi için, maddede sınırlı bir şekilde sayılan suçların işlenmesi halinde failin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi gerekmektedir. Öğretide de hakim görüş olarak; 5237 Sayılı Yasanın 168. maddesinin, 765 sayılı TCY’nın 523. maddesinden farklı olarak tazminden çok pişmanlık esasına dayandığı kabul edilmektedir." şeklinde açıklamaya yer verilmiştir. Somut olayda şayet mağdurun bir zararı yok ise etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanılamayacağı kanaatindeyim. Zira mevcut olmayan bir zarar giderilemeyeceğinden etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak olanaksızdır.

Ancak benzer bir durumda ( mağdurun, uğramış olduğu zararının giderilmesini kabul etmediği ) mahkemece zarar ve bir ödeme noktasının tespiti talep edilerek ödeme yapılabilmektedir(Bknz:YCGK - Karar: 2013/152). Böyle bir tespit mahkemeden talep edebilirsiniz.

Bunun yanında kanaatimce burada düşünülmesi gereken en önemli mesele de dolandırıcılık suçunun oluşup, oluşmadığıdır. Nitekim dolandırıcılık suçunun unsurlarından bir tanesi de zarardır. Kast edilen zarar ise ekonomik zarardır. Şayet ortada giderilecek bir zarar yok ise dolandırıcılık suçunun unsuru da mevcut olmayabilir. Kolaylıklar dilerim.