Mesajı Okuyun
Old Bugün, 09:53   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Aşağıdaki Yargıtay 2. HD.si ve 1. HD.sin kararları ile 7. HD.sin kararındaki azınlık görüşünde de belirtildiği gibi ; HMK.m. 304’e göre hükümdeki yazı ve hesap hataları ile benzeri açık hatalar "hükmün tashihi" yoluyla düzeltilebilir. 305/1’e göre; hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan herbiri hükmün açıklanmasını veya tereddüt yada aykırılığın giderilmesini "hükmün tavzihi" yoluyla isteyebilir.305/A madde ile de , yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesi “hükmin tamamlanması “nı isteyebilir.

Gerek hükmün tashihi ve gerekse tavzih ve hükmün tamamlanmasında ortak nokta “hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların “sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez” olmasıdır. Bu bağlamda bana göre hakim tayin ve tespit ettiği vekalet ücretinde, dosyadan elini çektikten sonra tashih ,tavzih veya hükmün tamamlanması yolları ile herhangi bir değişiklik yapma hak ve yetkisine sahip değildir. Bu nedenle yanlış ta olsa hükümde belirlenen nispi vekalet ücretinin tashih veya tavzih yada hükmün tamamlanması yollarına dayalı olarak maktu vekalet ücretine dönüştürülemeyeceğini düşünüyorum.

Yargıtay 2. HD.si,nin kararı ile benzeri kararlar ve bilimsel görüşlere karşı aşağıdaki 7. HD. si kararında çoğunluk görüşünde,” hükümde tayin edilen maktu vekalet ücretinin hükmün tamamlanması yolu ile kaldırılıp yerine nispi vekalet ücreti tayini hükmü yazılabileceği” kabul edilmiştir.

7. Hukuk Dairesinin bu kararındaki çoğunluk görüşünden sorudaki olay için yararlanılabilir. Maktu vekalet ücretinin hükmün tamamlanması yoluyla nispi vekalet ücretine çevrilerek vekalet ücretinin miktarının çoğaltılabileceği kabul edildiğine göre, yorum yoluyla nispi vekalet ücretinin maktuya çevrilerek azaltılabileceği de benimsenebilir. Fakat kişisel görüşüme göre, karardaki çoğunluk görüşünün herşeyden önce yasa metnine aykırı olduğu açıktır. Zira, yasa metninde açıkça hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, (hakimin unuttuğu veya olumlu yada olumsuz karara bağlamadığı konularda) hükmün tamamlanması hakkı tanınmıştır. Oysa gerek daire kararında geçen olayda ve gerekse sorulan olayda “ vekalet ücreti konusu boşlukta bırakılmış değildir. Yanlış ta olsa bir karara bağlanmıştır. Yanlışlık ancak üst mahkemece kanun yollarına başvurmak suretiyle düzeltilebilecektir. Bence 7. HD. sinin kararındaki çoğunluk görüşünün emsal karar olabilme özelliğinin bulunmadığını düşünüyorum.


Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 15.09.2021 T. 2021/4140 E. , 2021/6079 K.

"...Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305-306. maddeleri bir hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceklerini düzenlenmiştir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.

Zira tashihte, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile benzeri açık hatalar düzeltilebilir (HMK m.304).

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305/A maddesinde ise “(1) Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.” hükmü düzenlenmiştir.

Davacı kadın tarafından bozma sonrası verilen kararda davalı erkek yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu, kendilerine duruşma vekalet ücreti verilmesi gerektiğinden bahisle tavzih talebinde bulunulmuş, bölge adliye mahkemesi tarafından 08.03.2021 tarihli tavzih kararı ile davacı kadının tavzih talebinin HMK 305/A maddesi uyarınca kabulü ile istinaf incelemesi sonucu duruşma açıldığından bahisle davalı erkek yararına vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin 4 nolu bendin kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisi ile istinaf talebi duruşmalı incelendiğinden bahisle davacı kadın yararına duruşma vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

Somut olayda HMK 305/A. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmamaktadır. Aynı yasanın 305/2. maddesi doğrultusunda tavzih kurumu ile de hüküm fıkrasının sınırlandırılması veya genişletilmesi ya da değiştirilmesi mümkün değildir. Ayrıca bölge adliye mahkemesi tarafından zorunlu açılan ve alt derece hüküm mahkemesi sıfatıyla yapılan duruşma nedeniyle taraflara yeni bir vekâlet ücretine hükmedilemez (HGK’nın 04.03.2021 tarih ve 2021/2-96 esas-2021/205 karar sayılı ilamı), Bölge adliye mahkemesi tarafından bozma sonrası duruşma açılması nedeniyle erkek lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Ne var ki bu husus kadın tarafından temyiz edilmemiştir. Hal böyle iken bölge adliye mahkemesince tavzih kararı ile erkek lehine hükmedilen vekâlet ücretine yönelik 4 nolu bendin kaldırılarak yerine kadın lehine vekâlet ücretine hükmolunması doğru görülmemiş, tavzih kararının bozularak kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir."

Yargıtay 1 Hukuk Dairesi 23.03.2023 T. 2022/5675E. , 2023/1750 K.

"... Hemen belirtmek gerekir ki, hükmün tavzihini düzenleyen HMK’nın 305. maddesinde hükmün açıklanması veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesi; HMK’ya 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun'un 27. maddesi ile eklenen 305/A maddesinde ise, hükümde eksik bırakılan hususların hükme eklenmesi amaçlanmakta olup, Mahkemenin 26.11.2021 tarihli kararı ile davalılar ... ..., ... ve ... lehine 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp anılan davalılara verilmesine karar verildiği gözetildiğinde vekâlet ücretine ilişkin hükmün bu kısmının 6100 sayılı HMK'nın 305/A maddesi gereğince tavzih yoluyla değiştirilmesine, bir başka ifade ile maktu takdir edilen vekalet ücretinin nispi olarak değiştirilmesine olanak bulunmamaktadır. Mahkemece, davalıların bu yöne ilişkin taleplerinin 23.05.2021 tarihli ek kararda reddedilmesi doğru olduğu gibi, 26.11.2021 tarihli asıl kararın davalılar vekili tarafından bu yöne ilişkin olarak süresinde temyiz edilmediği de dikkate alındığında, davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir."

Yargıtay 7 Hukuk Dairesi 09.01.2024 T. 2022/6431 E. , 2024/65 K.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile feragat nedeniyle davanın reddine 2.040,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar vermiştir.

2. Davalı vekili 27.10.2021 tarihli tamamlama dilekçesi ile hükmedilen vekâlet ücretinin nisbi olarak hükmedilmesi gerektiğinden vekâlet ücretinin 700.000,00 TL değer üzerinden hesaplanarak hükmedilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesi 15.11.2021 tarihli ek kararı ile davalı tarafın tamamlama talebinin kabulüyle 22.10.2021 tarih ve 2020/524 Esas, 2021/556 Karar sayılı kararın 5 No.lu bendindeki vekâlet ücreti hükmünün çıkarılarak yerine davalı lehine 52.050,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine şeklinde karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; henüz hüküm verilmeden önce, davadan feragat etmiş olması, arazide gelinen aşamalar ve toplulaştırma süreci ile tapu iptali ve tescil davalarında maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, vekâlet ücretinin tam ve nispi olarak hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince 22.10.2021 tarih ve 2020/524 Esas, 2021/556 Karar sayılı kararı ile davalı lehine vekâlet ücreti takdir edildiğini, 6100 Sayılı Kanun'un 305. maddesinin ikinci fıkrası gereğince hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceğinden davalı tarafın 27.10.2021 tarihli tamamlama dilekçesindeki talebin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne İlk Derece Mahkemesi'nin 15.11.2021 tarihli ek kararının kaldırılmasına ve davalının 27.10.2021 tarihli tamamlama talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; Mahkeme tarafından maddi hata sonucu eksik olarak takdir edilmiş olan vekâlet ücretinin ek karar ile düzeltildiğini, 25.10.2021 tarihli kararı için istinaf kanun yoluna başvuru süresi sona ermeden 15.11.2021 tarihli ek kararı ile tamamlandığını, ek kararın istinaf kanun yoluna başvuru süremiz içerisinde verildiğini, ek kararın bozulması veya ortadan kaldırılması durumunda ilgili tarafa asıl kararın tebliğ edilerek temyiz imkanı verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305/A maddesi.

3. Değerlendirme

1. Ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasının yargılaması sırasında davacı davadan feragat etmiş, feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının davadan feragati nedeniyle dava değeri olan satış bedeli esas alınarak kendini vekille temsil ettiren davalı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

2. Davalı kararın verildiği 22.10.2022 tarihinden sonra yasada öngörülen bir ay içinde 27.10.2022 tarihinde hükmün tamamlanmasını talep etmiştir. Yargılama giderleri kapsamında bulunan avukatlık ücreti 6100 Sayılı Kanunu'nun 332. maddesi gereği mahkemece re'sen hüküm altına alınması gerekir.

3. Mahkemenin 15.11.2021 tarihli ek kararında 6100 Sayılı Kanunu'nun 305/A maddesi gereğince mahkemece kendiliğinden hükme geçirilmesi zorunlu olan vekâlet ücretinin kısmen hüküm altına alınması nedeniyle ek karar verilmesini talep etmek ve mahkemenin bu hususta karar vermesi zorunludur. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 02.06.2022 tarihli kararıyla ek kararın kaldırılarak tamamlama isteminin reddine karar verilmesi doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir."
.
K A R Ş I O Y

"Dava ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemidir.
Davacı davasından yargılama aşamasından feragat etmiştir. Feragatle hüküm sonuçlandırılmış ve davalı yararına 2.040.00 TL üzerinden maktu vekalet ücreti hüküm altına alınmıştır.
Davalı, vekalet ücreti yönünden HMK 305/A maddesi gereği hükmün tamamlanmasını talep etmiş olmakla, mahkemece talep yerinde görülerek davalı yararına taşınmaz değeri üzerinden nisbi vekalet ücreti takdir edilerek 52.050,00 TL vekalet ücreti EK KARAR ile hüküm altına alınmıştır.

Ek karar istinaf edilmekle, Bölge Adliye Mahkemesince; talebin hükmün tamamlanması kapsamında olmadığı, HMK 305/2 madde hükmünün buna engel teşkil edeceği gerekçesi ile talebin kabulüne karar verilmesi doğru görülmeyerek 15.11.2021 tarihli ek kararın kaldırılmasına yeniden verilen karar ile talebin reddine karar verilmiştir.

Bu kez davalı vekili Bölge Adliye Mahkemesi'nin bu ek kararını temyiz etmiştir.

6100 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeler Kanunu'nun hükmün tavzihi başlıklı 305 madde 1. fıkra; hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan herbiri hükmün açıklanmasını veya tereddüt yada aykırılığın giderilmesini isteyebilir. 2. fıkra ise taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.

Hükmün tamamlanması başlığı altında düzenlenen; 305/A maddesi taraflardan herbiri, nihai kararın tebliğinden itibaren 1 ay içinde yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda ek karar verilmesini isteyebilir bu karara karşı kanun yoluna başvurabilir hükmünü içermektedir. Hükmün tamamlanması düzenlenmesinin amacı, eksik olan nihai kararların tamamlanmasını sağlamaktadır. Bu tamamlama yoluyla mahkemenin vermiş olduğu kararın değiştirilmesi ve düzeltilmesi mümkün değildir. ( 1. Hukuk Dairesinin 2022/5675 Esas, 2023/1753 Karar sayılı ilamı da aynı yöndedir. )

Somut olay yönünden İlk Derece Mahkemesi'nin 15.11.2021 tarihli ek kararı ile davalı tarafın tamamlama talebinin kabulüyle 22.10.2021 tarih 2020/524 Esas, 2021/556 Karar sayılı kararın 5 No.lu bendindeki vekalet ücreti hükümden çıkarılarak yerine 700.000,00 TL dava değeri üzerinden 52.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.

Asıl kararla verilen vekalet ücreti ile ek kararla düzeltilen, değiştirilen vekalet ücreti aynı vasıflarda değildir. Bu değişiklik yasa maddesinde yer alan hükmün tamamlanması kapsamında düşünülmesi genel hukuk mantığı içerisinde mümkün değildir. Maktu takdir edilen vekalet ücretinin HMK 305/A maddesi gereğince -nisbi- olarak değiştirilmesi mümkün değildir. Temyiz yolunda değerlendirilmesi gereken bir husus ek kararla yapılmıştır. Dairemizce de bu tür davalarda nisbi vekalet ücreti verilmesi doğru kabul edilmekle beraber aksi yönündeki kararlar bozma sebebidir.

Bölge İstinaf Mahkemesi'nin 02.06.2022 gün 2022/78 Esas, 1817 Karar ilamı ile ek kararın kaldırılmasına 27.10.2021 tarihli tamamlama talebinin reddine ilişkin kararı doğru olduğu gibi davalı tarafından İlk Derece Mahkemesi'nin asıl kararı süresinde temyiz edilmediği dikkate alındığında davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.

Bölge Adliye Mahkemesi'nin 02.06.2022 tarihli ek kararının bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmadığım ek kararın onanması gerektiği yönündeki azınlık oyumdur."