Alıntı: Yazan Av. Musa TAÇYILDIZ Merhabalar meslektaşım; 1- Gözden kaçırdığınız bir şey yok, genellikle iki haklı ihtarı bu şekilde yani icra takibi ile sağlıyoruz. Ödemezse ve itiraz etmezse; 30 günlük sürenin sonunda icra hukuk mahkemesinde tahliye davası açacaksınız. Ödemezse ve itiraz ederse; süreyi beklemeden icra hukuk mahkemesinde itirazın kaldırılması ve tahliye davası açacaksınız. Öderse; tahliye davası açamayacaksınız ancak ilk haklı ihtarınız elinizde olacak. 2- Kefalet sözleşmesinin koşullarına bakın; Türk Borçlar Kanunun 583. maddesi uyarınca geçerli bir kefalet akdinden söz edebilmek için öncelikle kefalet sözleşmesi yazılı olmalı, kefil kendi el yazısıyla, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini, kefaletin süresini, kefaletin türünü kefalet belgesine yazmış ve belge kefil tarafından imzalanmış olmalı ve ayrıca evli ise eşin rızası (imzası) olmalıdır. Ben kira sözleşmelerinde kanuna uygun kefalete çok az rastladım, ayrıca kira sözleşmeleri bir yıllık olduğundan bu sürede genelde geçmiş oluyor, uzayan yıllarda sorumluluğu yok kefilin, ayrıca yazılmadıysa. Ha geçerliyse kefalet, o zaman belirttiğiniz şekilde icra takibi yaparsınız. 3- Ben sizin yerinizde olsam mayıs ayını da birlikte takibe koyardım, zira borç miktarı yükselir. Daha önce karşılaşmamış olmakla birlikte; mayıs ayı kirasının vadesi gelmiş olmasına rağmen, sonra takibe konulması hakkın kötüye kullanımı olarak nitelendirilebilir.

Üstadım çok teşekkür ediyorum, bana da hakkın kötüye kullanımı gibi geldi fakat danışmaktan zarar gelmez diye düşündüm. Çok aydınlatıcı oldu verdiğiniz bilgiler sağ olun.