 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av. İbrahim YİĞİT |
 |
|
|
|
|
|
|
1- Derdestlik itirazı? = Şu an mevcut aynı talepli kısmi davanız varken ek dava ile aynı alacak talebinizi belirsiz alacak talepli olarak açamazsınız.
2- Gereksiz = Kısmi açtığınız davada ıslah tarihiniz, kararın kesinleşmesinden sonra açacağınız belirsiz alacak davasından daha önceki bir tarih olacak ve faiz başlangıç tarihi ıslah edilen miktarlar için ıslah tarihi olacak.
3- Tehlikeli = Yargıtay belirsiz alacak talepli davada alacağın belirlenebilir olduğu tarihten sonra ek dava ile talepte bulunulamayacağını içtihat etmektedir. Açtığınız kısmi talepli davada alacak miktarları belirlenebilir hale geldikten sonra ıslah ya da ek kısmi dava ile talepte bulunma hakkınız varken, kararın kesinleşmesinden sonra aynı konuda belirsiz alacak davası açmanızda hukuki yarar yokluğu nedeniyle red kararı yemeniz muhtemel hale gelecektir.
|
|
 |
|
 |
|
Sayın meslektaşım öncelikle kıymetli yorumlarınız için teşekkür ederim. Anayasa mahkemesinin benzer talepli ( iş kazasından kaynaklı maddi-manevi tazminat, kısmi dava ve ek davanın belirsiz alacak davası olarak açılması )bir dosyada vermiş olduğu kararı paylaşmak istiyorum :
ÇETİN AKBOĞA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/430)
Karar Tarihi: 23/3/2023
R.G. Tarih ve Sayı: 23/5/2023-32199
Ek davanın belirsiz alacak davası olarak açılabilmesinin mümkün olup olmadığı tartışmalı
olmakla birlikte, Anayasa Mahkemesi tarafından yakın zamanda verilen bir kararda aksi kabulün mahkemeye erişim hakkını orantısız şekilde sınırlamak anlamını taşıyacağı sonucuna varılmıştır. Söz konusu kararda, iş kazasından kaynaklı olarak 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu döneminde kısmî olarak açılan davanın ardından Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine belirsiz alacak davası olarak ikinci davanın açıldığı, bu
davada alınan bilirkişi raporuna göre de talep artırımının gerçekleştiği, bununla birlikte bölge adliye mahkemesince yapılan incelemede davanın ek dava niteliğinden bahisle söz konusu talep artırımının ıslah hakkının kullanımı olarak değerlendirildiği, kazanın gerçekleşmesi tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresinin geçmesinden sonra talep edilen miktar bakımından davanın reddinin gerektiğine karar verildiği; tazminatın belirlenebilmesinin ancak bilirkişinin yapacağı teknik inceleme sonucunda mümkün olduğu, alacağın davanın açıldığı anda belirlenebilir olmadığı, zarar miktarının kazanın gerçekleşmesinden on bir yıl sonra tespit
edilmesinin başvurucunun kusurundan kaynaklandığının söylenemeyeceği, ikinci davanın
açıldığı sırada belirsiz alacak davasına ilişkin hükmün yürürlükte bulunduğu ve uygulanmasının önünde herhangi bir engel bulunmadığı, bu şekilde açılan davanın ilk davanın devamı
olarak nitelendirildiği ve bu sebeple belirsiz alacak davasına ilişkin hüküm yürürlükte bulunmasına rağmen uygulanmadığı gerekçe gösterilerek mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
Konuyla ilgilenen meslektaşlara faydalı olması dileğiyle..