Mesajı Okuyun
Old 20-05-2025, 01:46   #3
avukat333435

 
Varsayılan yanıt

Sayın meslektaşım öncelikle yorumunuz için teşekkürler.

Atmış olduğunuz kararlardan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/2186 E. , 2021/1209 K.'da '' 6100 sayılı Kanun ile alacak miktarının belirsiz olduğu durumlarda davacıya dilerse belirsiz alacak davası, dilerse de kısmi dava açabilme imkanı getirilmiştir. '' şeklinde beyan mevcuttur.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/485 E. , 2021/971 K.'da özel daire görüşüne katılmış olup '' Somut olayda, uyuşmazlık konusu olan kıdem ve ihbar tazminatı ile izin alacağının tahsiline ilişkin dava asgari bir miktar gösterilerek açılmıştır. Mahkemece, alacakların belirlenebilir nitelikte olduğu belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Belirsiz alacak davası istisnai bir dava türü olup, bunun dava dilekçesinde açıkça belirtilmemiş olması ve kısmi olarak açıldığının dava dilekçesinden anlaşılmış olması karşısında, davanın kısmi dava olarak açıldığının kabulü zorunludur. 6100 sayılı Kanun'un 109/1. maddesi gereğince talep konusunun niteliği itibari ile bölünebildiği durumlarda sadece bir kısmının dava yolu ile ileri sürülmesi mümkün olup işin esasına girilerek oluşacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/(15)6-192 E. , 2023/157 K.'da aynı şekilde belirsiz alacak davası olarak nitelendirilen bir alacağın olmadığını, alacak miktarının belli olduğunu ve davanın kısmi dava olarak görülmesi gerektiğini belirtmiştir.


Bizim somut dosyamız özelinde ise dava kısmi dava olarak açılmıştır. Yargıtay kararlarından anlaşılan ise davanın her iki şekilde de açılabileceği. Nitekim farklı şehirlerde iş dosyası bulunan avukat arkadaşların belirsiz alacak davası olarak açıp kazandığı iş dosyaları mevcut. Anladığım kadarıyla alacakların kısmi dava olarak istenmemesi alacakların reddine değil de daha çok faiz yürütme tarihi açısından ortaya fark çıkarıyor. Çünkü belirsiz alacak davasında dava açılış tarihi itibariyle alacağın tümü için zamanaşımı kesilip faiz işletilebiliyor.

Ayrıca 9. Hukuk Dairesi 2022/10255 E., 2022/9908 K.'da 20.09.2022'de verilen kararda şöyle denmiştir : Zira alacak belirsiz ise alacaklının kısmi dava veya belirsiz alacak davası açma hakkı vardır. Dava dilekçesinde belirsiz alacak davası açıldığı veya 6100 sayılı Kanun'un 107. maddesine dayanılmadığı yazılmamışsa söz konusu alacaklar 50,00-100,00-1.000,00 TL gibi tutarlarda gösteriliyorsa davanın kısmi dava olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Alacaklının daha sonra davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendirmesi sonucu etkilemez.

2. Hukuk müşavirliği yönünden temyiz yoluna başvurulan uyuşmazlıkta davacı, işe iadesine ilişkin mahkeme kararı sonrasında işveren tarafından işe başlatılmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere kıdem ve ihbar tazminatlarının eksik ödendiğini ileri sürerek kalan tazminat alacaklarının tahsilini talep etmiş; davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açtığını ve davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını belirterek davanın usul yönünden reddine karar vermiştir.

3. Dilekçede, "...alacaklarımıza ilişkin tüm verilere sahip olmadığımızdan kısmi dava açmak zorunda kaldık..." ifadesiyle davanın kısmi dava olarak açıldığı açıkça belirtilmiştir. Buna rağmen Mahkemenin, davacının talebini hatalı değerlendirerek ve uymayarak davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını kabul ederek davayı reddetmesi isabetsizdir. '' denmiştir.

Zira alacak belirsiz ise alacaklının kısmi dava veya belirsiz alacak davası açma hakkı vardır. Dava dilekçesinde belirsiz alacak davası açıldığı veya 6100 sayılı Kanun'un 107. maddesine dayanılmadığı yazılmamışsa söz konusu alacaklar 50,00-100,00-1.000,00 TL gibi tutarlarda gösteriliyorsa davanın kısmi dava olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Alacaklının daha sonra davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendirmesi sonucu etkilemez.


Bu açıklamalar kapsamında somut olaya bakıldığında; davacı vekili müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini ancak
alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak sureti ile 1.000,00TL kıdem tazminatı, 500,00TL ihbar tazminatı
talep etmiş olup davasını açıkça belirsiz alacak davası olarak nitelendirmiştir. Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına rağmen
alacakların belirli olduğu sonucuna ulaşıldığından somut olayda belirsiz alacak davasının koşulları bulunmamakta ise de, alacaklarının
ödenmediğini iddia eden davacının, mevcut yasal düzenlemeler karşısında dava açmaktan başka bir yolla alacağına kavuşma imkânı
olmayıp, bir mahkeme kararına ihtiyaç bulunması karşısında eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını söylemek mümkün
değildir. Başka bir anlatımla alacağı olduğunu iddia eden davacının alacağının tahsili amacı ile ister kısmi, ister tam eda veya belirsiz
alacak davası açmasında her zaman hukuki yararı vardır. Zira davacı davalıdan olan alacağını istemektedir.
Öyle ise, alacağın tartışmasız veya belirli olması hâlinde kısmi dava açılamayacağına ilişkin 6100 sayılı HMK'nın 109'uncu maddesinin
ikinci fıkrasının yürürlükten kaldırılmış olmasından dolayı belirli alacaklar için de artık kısmi dava açılması mümkün hâle geldiğine ve
davacının alacaklarının bir kısmını dava ettiğinin dava dilekçesi içeriğinden anlaşılmasına başka bir anlatımla davanın kısmi dava
olarak görülmesi için gerekli koşulların somut olayda bulunmasına göre, mahkemece dava hukuki yarar yokluğundan reddedilmeyerek
bir ara kararı ile kısmi dava olarak görülüp sonuçlandırılmalıdır.
Bu yöndeki kabulün Anayasa'nın 141'inci ve 6100 sayılı HMK'nın 30'uncu maddelerinde düzenlenen davaların en az giderle ve mümkün olan en
kısa sürede sonuçlandırılmasını öngören "usul ekonomisi" ilkesine de uygun olacağı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına
alınan hak arama özgürlüğüne ve mahkemeye erişim hakkına da hizmet edeceği açıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yukarıda paylaşılan kararından önceki dönemlerde belirsiz alacak davasına konu edilmesi mümkün olmayan
taleplerin belirsiz alacak davası yoluyla ileri sürülmesi halinde davanın hukuki yarar yokluğundan (bu dava şartı sonradan
tamamlanamayacağından) reddedilmesi gerektiği görüşündeydi. Bu karar ile bu görüş değişmiş ve bu tarihten sonraki kararlarına da sirayet
etmiştir. (Aynı yönde kararlar için bkz. Hukuk Genel Kurulu’nun 17.11.2020 tarihli 2019/853 E. , 2020/907 K. ve Hukuk Genel Kurulu’nun
08.07.2020 tarihli, 2017/258 E. , 2020/543 K.)

Zira alacak belirsiz ise alacaklının kısmi dava veya belirsiz alacak davası açma hakkı vardır. Dava dilekçesinde belirsiz alacak davası açıldığı veya 6100 sayılı Kanun'un 107. maddesine dayanılmadığı yazılmamışsa söz konusu alacaklar 50,00-100,00-1.000,00 TL gibi tutarlarda gösteriliyorsa davanın kısmi dava olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Alacaklının daha sonra davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendirmesi sonucu etkilemez. Dilekçede, "...alacaklarımıza ilişkin tüm verilere sahip olmadığımızdan kısmi dava açmak zorunda kaldık..." ifadesiyle davanın kısmi dava olarak açıldığı açıkça belirtilmiştir. Buna rağmen Mahkemenin, davacının talebini hatalı değerlendirerek ve uymayarak davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını kabul ederek davayı reddetmesi isabetsizdir. 9. Hukuk Dairesi 2022/10255 E., 2022/9908 K. ( 20.09.2022 Kararı )

fazla sayıda yargıtay kararı ekleyip fayda sunmaya çalıştım. Elinde konuyla alakalı güncel karar olan ya da bilgi sahibi meslektaşlarımızın da katkı sağlması dileğiyle..