Dün, 15:15
|
#7
|
|
Ancak yeni tarihli HGK kararlarında iyiniyetin varlığının açık ve net olduğu durumda yolsuz tescilde TMK 1023 kapsamında kazanımların korunacağına dair kararlar çıkmaya devam ediyor:
Hukuk Genel Kurulu, 2024/182 E., 2025/8 K.:
"Tapu siciline güven ilkesi, gerçek hak sahipliğine dayanmayan bir tescile (yolsuz tescile) dayanılarak iyiniyetle kazanılan aynî hakkın geçerli olarak hükümlerini doğurması demektir. … Olayların gelişimi ve ortaya konulan tespitler ışığında; davalı ...’in sergilediği tutumun hayatın olağan akışına uygun olduğunu söyleme imkânı bulunmamaktadır. Belirtmek gerekir ki, durumun gereklerine göre kendinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. Normal bir insanın hayatın olağan akışı içerisinde sergilediği davranış biçimi dikkate alındığında davalı ...’un TMK’nın 1024. maddesine göre yolsuz tescili bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda olduğu ve aynı Kanun’un 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı sonucuna varılmıştır."
Hukuk Genel Kurulu, 2022/761 E., 2023/379 K.:
"Dosya kapsamı ve bütün bu açıklamalar karşısında, Hukuk Genel Kurulu çoğunluğu tarafından davalı kayıt maliki ...’ın taşınmazı iktisap ederken durumun gereklerine göre üzerine düşen özeni göstermediği, diğer davalılarla el ve işbirliği içinde olduğu, dolayısıyla 4721 sayılı Kanun'un 1024 üncü maddesine göre yolsuz tescili bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu ve aynı Kanun’un 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı sonucuna varılmıştır."
Ancak bu konuda hukuki bir sıkışma olduğu da açık. Örneğin HGK'nın mera, yaylak, kışlak gibi normalde özel mülkiyete konu olamayacak taşınmazların yolsuz tescili ile TMK 1023 kapsamında değerlendirilemeyeceğine dair net kararı var (Hukuk Genel Kurulu, 2023/1082 E., 2024/311 K.). Veya kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde de müteahhit payının satışıyla ilgili TMK 1023 koruyuculuğundan yararlanılamayacağına dair daha net kararlar görüyoruz.
Burada Yargı bir yandan TMK 1023 ve diğer ilkeleri uygulamaya çalışırken, bir yandan da yolsuz işlemlerle (bilhassa kamu görevlilerinin de işin içinde olduğu) taşınmazların el çabukluğu ile 3. kişilere devri sağlanıp sonra da TMK 1023'ün koruyucu şemsiyesi altına saklanma girişimlerine karşı mümkün olduğunca fren mekanizması olmaya çalıştığını düşünüyorum.
Nasıl ki zorluklarla satın aldığımız bir evin bizden önceki bilmem kaçıncı malikinin yolsuz tescil yaptığı gerekçesiyle elimizden alınmasını istemiyorsak, kamu görevlilerini de içeren bir yolsuzluk ağının faaliyetleri ile 3. kişiye devri yapılan aynı evimizin bir sabah kalktığımızda başkasına ait olduğunu görmeyi de istemeyiz. Yargı, 3. kişinin gerçekten habersiz ve iyiniyetli olup olmadığının her yönüyle, kılı kırk yararak ve didik didik edilip en ufak bir tereddüttün kalmayacağı noktaya kadar araştırılmasını istiyor. Bu çok net.
Saygılarımla
|