Mesajı Okuyun
Old 29-04-2025, 10:59   #2
Öğr. Gör. Dr. Yunus Konbul

 
Varsayılan

Merhabalar,

Evet görünüşe göre sıkıntılı bir durum. Bazı sorularım olacak:

1) 2011 yılında açılan ilk dava hangi gerekçe ile reddedilmişti?

2) Müvekkilleriniz 1977’de kadastro yapılırken kaydın kendi adlarına değil de yanlışlıkla bir başkasına yapılmış olduğunu 34 yıl sonra mı fark ettiler? Bu aradaki büyük zaman farkı nasıl açıklanıyor? Bu mahkemenin kaşlarını kaldırmasına sebep olacak bir husus.

3) Normalde kadastro öncesi hukuki sebeplere dayanarak dava açma hakkı zamanaşımı süresi 10 yıldır. Sizin davanız da eğer “bu parsel Osman kızı İhsane’nin değil aslında bizimdir” şeklinde olursa, işte bu zamanaşımı kuralına takılır. Dolayısıyla sizin davanızı oluşturacağınız temel isim yanlışlığı şeklide olmalı.

4) Parselin kadastro tutanağındaki açıklama nasıl? Yani Osman kızı İhsane 20 yıllık kazandırıcı zaman aşımıyla mı elde etmiş, yoksa müvekkillerinizin dedesinden satış yoluyla mı edindiği yazıyor?

5) Özellikle kırsal alanlarda insanlar kendi mahallelisini ve komşusunu tanır, üstüne üstlük bu 40 yıl önce ise tanımamasına imkan yoktur. Kadastro tutanağına imza atan muhtar ve bilirkişilerin ve komşu parsel sahiplerinin bu kişiyi tanımaması hayatın olağan akışına ters olur. Bunlar düşünüldüğünde, olay gerçekten de bilinçli/bilinçsiz bir isim kayıt hatası yapıldığı izlenimini uyandırıyor.

6) Yargıtay’ın bozduğu ikinci dava çerçevesinde savunmanızı yeniden oluşturup ve bu kez belirttiğiniz gibi hem Osman kızı İhsane’yi hem de Hazine’yi birlikte davalı göstererek yeniden dava açmanız mümkün diye düşünüyorum. Çünkü ben Yargıtay’ın kararı bozmasının, Osman kızı İhsane diye birinin gerçekten var olup olmadığı konusunda mahkemece yeterli araştırma yapılmamış olması sebebiyle olduğu gibi bir izlenim edindim.

Saygılarımla,
Öğr.Gör.Dr. Yunus Konbul
Har. Müh.