 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av. Musa TAÇYILDIZ |
 |
|
|
|
|
|
|
Meslektaşım merhabalar;
1- Fiili taksim için bütün hissedarların her birinin kullandığı kısımların belli olması lazım. Görünür de sizin kullandığınız kısım belli ancak diğerlerinin belli mi ? Ki belli olsa dahi ben muhdesatın aidiyetinin yine de faydanıza olduğunu düşünüyorum.
2- Müvekkiliniz yapıyı yapan kişi olmasa dahi; muhdesatın aidiyeti davası açabilir, bu dava için mutlaka yapan kişi olmasına gerek yoktu, devir alan kişi olması da yeterlidir.
3- Muhdesatın aidiyeti ortaklığın giderilmesi davasında da ileri sürülebilir. Ancak tüm hissedarlar, aidiyet iddiasının kabul ederlerse sulh hukuk mahkemesince aidiyet iddiası kabul edilir. Bir hissedar dahi karşı çıkarsa muhdesatın aidiyeti davası açmak gerekir.
|
|
 |
|
 |
|
Yanıtınız için teşekkürler üstadım. Dediğiniz yönde Yargıtay kararları mevcuttu ben de davayı duruşmadan hemen önce açtım

Artık davacı düşünsün...
Hakim muhdesata ilişkin taraflara soru sormadı veya beyanda bulunmalarını istemedi. Direkt dava açmam için bana kesin süre verdi o sebeple davayı açtım.
Üstat diğerlerinin belli diyeceğim fakat parsel biraz karışık durumda.
içerisinde 3adet taşınmaz mevcut hepsi kaçak olarak gözüküyor.
1.'si müvekkilimin dairesinin olduğu ve tamamının parselin içinde bulunduğu bina. Burada 6 kat var bodrum ile beraber toplamda 7 daire mevcut ve kimin hangi dairede oturduğu belli.
2.'si kargır yapı mevcut akıbeti bilinmiyor.
3.'sü ise yarısı yan parselden taşan büyük bir apartman. Burada ortaklığın giderilmesini ikame eden mirasçının bağımsız bölümü varmış (Elbirliği ile). Neticede miras sebebiyle ortaklığın giderilmesi yoluna giren davacının ve paydaşlarının ayı %50'ye tekabül ediyor. Muhdesatın tespiti sağlansa bile müvekkilimin payı 4,5 metrekare. Belki ortaklığın giderilmesine karşı fiili taksimin ispatı olur diye açtım. Ne olacağı ile ilgili bir mantık yürütemiyorum....
Çok teşekkürler.