1.Su sızıntısının nedeni ve önlenmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği, oluşan hasar durumu, zarar miktarı ve onarım giderleri gibi konularda öncelikle "delil tespiti" istenir. Verilecek rapora göre gerekli önlemler alınmaz ve onarım giderleri karşılanmaz ise hakimin müdahalesi için tazminat, zararın ve müdahalenin giderilmesi gibi “ eda davası açılır.
2. Delil tespiti (HMK m.400-405) bir dava değildir,onun için
tespit sonucu bir karara bağlanmaz .Bilirkişi raporu alınıp taraflara tebliğ edilmekle yetinilir. Alınan bilirkişi raporu ve tespit dosyası açılacak davanın eki sayılır ve rapor esas davada değerlendirilir.
3. Su sızıntısının önlenmesi ve zararın giderilmesi hakkındaki görev konusunda, soruda örnekleri verilen 14,18 ve 20 Hd.leri kapatılmıştır. Bu gün için komşuluk hukuku ilişkisinden doğan davalara 7 Hd si KMK.uygulamasından doğan davalara ise 5.HD.si bakmaktadır. Yaygın uygulamaların tespiti yönünden kapatılan dairelerin kararları bir fikir verirse de, güncel uygulara bakmaya görevli
5 ve 7 HD.lerinin görüşlerine ağırlık verilmesi gerekmektedir.
4. KMK.na tabi yerlerde daireler arasındaki su sızıntısından kaynaklanan davalara bakmakla görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu 5 HD sinin aşağıdaki kararı ve Sulh Hukuk Mahkemesince verilen kararların onanmasına dair pek çok kararları ile benimsenmiştir. 7.HD.sinin KMK uygulanan bir taşınmazdaki su sızıntısı iddiası ile ilgili herhangi bir kararına rastlamadım.
Eski ve yeni Yargıtay uygulamalarına bakıldığında, yaygın uygulama olarak; dava konusu olan taşınmaz KMK.na tabi bir yer ise
su sızıntısı olayında KMK.m.18, 19,33 ve görevi belirleyen ve buyurucu nitelikli Ek.m.1 hükmü uygulanarak davanın Sulh Hukuk’ta açılacağı , eğer taraflar arasında KMK’dan kaynaklanan bir ilişkinin bulunmaması halinde, çekişmenin TMK m. 737’deki komşuluk hukuku çerçevesinde Asliye Hukuk’ta görüleceği ve her iki davada TBK genel hükümlerinin uygulnabileceği kanısındayım.
Ayrıca su sızıntısı hakkında bkn:
https://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=79954’ deki yazımız.
Delil tespiti hk
https://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=115788 ‘deki yazımız.
Yargıtay 5. HD., 08.02.2021 T. 2020/5923 E. 2021/1100 K.
MAHKEMESİ :
Sulh Hukuk Mahkemesi
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesin de; mahkemece her ne kadar davalıya atfedilecek kusurun bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de olay sonrası alınan ekspertiz raporu ve davacının olayın oluşumuna ilişkin beyanları esas alındığında su sızıntısı olayının davalının bağımsız bölümünden kaynaklandığı hususunda taraflar arasında ihtilaf olmadığı , yine dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda davacı ... şirketinin sigortalısının zarar gören ürünleri muhafaza altına almayışı nedeniyle kusurunun bulunduğu belirtilmekle; Mahkemece gerçek zararın tespiti ile tazminat hükümleri çerçevesinde tahsiline karar verilmelidir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 19/son maddesine göre her kat maliki anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumludur.
Aynı Yasanın 18. maddesinin 2. fıkrasına göre de bu kanunla kat maliklerinin borçlarına dair olan hükümler bağımsız bölümlerdeki kiracılara ve oturma (sükna) hakkı sahiplerine veya bu bölümlerden herhangi bir sebeple devamlı olarak faydalananlara da uygulanır.
Davalının bağımsız bölüm su tesisatının genel bakım ve onarım yaptırmamasından kaynaklı su sızıntısı oluşması ve bu nedenle diğer bağımsız bölümlere zarar vermesi durumunda sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Ayrıca zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir.
Tüm bu hususlar değerlendirilereck oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 08/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.