MK 995 Kötüniyetli zilyet, yani işgalcinin ödeyeceği tazminatı düzenliyor.
Dediğim gibi bu husus eski TMK döneminde düzenlenmemişti ve İBB kararı ile uygulanmaktaydı. Yeni TMK'da bu şekilde bir düzenleme yapılmış. Buradan da yaşımız ortaya çıkıyor. Biz okurken yeni TMK yoktu.
Ancak buradaki nokta taşınmazı haksız olarak işgal eden kişinin örneğin mirasçının intifadan men edildikten sonra veya başka bir işgalcinin kullanımı ile ilgili durumları kapsıyor. Burada KMK'dan kaynaklanmadığına şüphe yok.
Sizin olayınızda ise bağımsız bölüme başka bir yapı yapılarak müdahale söz konusu ki bu durumu biraz farklılaştırıyor.
Sunduğunuz kararlarda ecrimisil davasının tefrikinden bahsediliyor ki bu nokta da ilginç. Kararları bulup okuma fırsatım olmadı ama tefrik edilen davanın ne olduğunu ve bir kötüniyetli zilyet kullanımı olup olmadığını tespit etmek önemli.
Bu arada arabuluculuk kanununda "Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar" diye bir düzenleme de var ki belki bu yönden de bir değerlendirme yapmak gerekir. Olayı siz biliyorsunuz. Verdiğiniz bilgilere göre kullanımın ne şekilde engellendiği (bahçeye vs. tecavüz vb.) tam anlaşılmıyor. Taşınmazı tam olarak veya kısmen kullanamayacağınız nasıl bir durum oluşuyor? Tarif ettiğiniz şey kötüniyetli zilyet kavramına tam oturmuyor. Davanız 995'e dayanacaksa koşulları varsa arabuluculuğa tabi olmayabilir. Ancak mahrum kalınan gelir olarak kira karşılığı tazminat talep etmek ile ecrimisil talebi de her zaman aynı şey değildir. Mahrum kalınan kira geliri örneğin kat karşılığı sözleşmelerde de talep edilebilir ve esasen ecrimisil değildir ama bazen böyle adlandırılır.