Mesajı Okuyun
Old 11-10-2024, 14:36   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

İİK m. 72'ye göre istirdat davası açılabilmesi yada menfi tespit davasının istirdata dönüşebilmesi için , ödemenin cebri icra tehditi (yada yargıtay uygulamalarına göre ihtiyati haciz,banka ihtarnamesi tehditi ) sonucu yapılması gerekir. Böyle bir tehdit oluşmadan , borçlunun kendisini borçlu sanarak serbest iradesi ile yaptığı ödemeler hakkında ancak TBK m.78'e göre sebepsiz zenginleşme davası açılabileceğini düşünüyorum.

YARGITAY 4.HD. 01.03.2017 T. 2016/16593 E. 2017/1234 K.
"Dosya kapsamından, davacı her ne kadar menfi tespit ve yaptığı ödemelerin istirdadını istemiş ise de, davacının yaptığı ödemelerin herhangi bir takip prosedürü içerisinde ya da cebri icra tehdidi altında yapılmadığı, buna göre davacının talebinin İİK'nın 72. maddesi kapsamında “menfi tespit ve istirdat” davası niteliğinde olmadığı; Türk Borçlar Kanunu'nun 78. maddesi (BK'nın 62. maddesi) kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.

Ödeme tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 Sayılı BK'nın 62. maddesinde “Borçlu olmadığı şeyi ihtiyariyle veren kimse hataen kendisini borçlu zan ederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez. Müruru zamana uğramış olan bir borcu eda yahut ahlaki bir vazifeyi ifa için verilen şey, geri alınamaz.” denilmektedir.

Mahkemece, öncelikle davalının zamanaşımı itirazı tartışılmadan işin esası hakkında karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir."