04-06-2024, 10:33
|
#2
|
|
1.Talep dilekçesinin kısıtlanması istenilen kişiye tebliğ edilip , "hukuki dinlenilme hakkı" gereği cevap verebilmesinin sağlanması gerekir (HMK m. 317, aşağıdaki karar). Ayrıca TMK m.409'a göre ," Bir kimse dinlenilmeden savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimi veya isteği sebebiyle kısıtlanamaz."
Sorudaki olayda, mahkeme tensip tutağında tebliğ zorunluluğunu ihmal etmiş ise de, ilerki aşamalarda bu eksikliği tamamlaması,tebliğ veya dinleme işlemini yaparak cevap verme hakkını sağlaması ya da durumdan haberdar olan kısıtlanması istenilen kişinin veya vekilinin tebligatı beklemeden cevaplarını ve delillerini bildirmesi mümkündür.
Bu aşamada, henüz davanın reddini gerektirecek bir nedenin oluşmadığını, mahkemenin tebligat yükümlülüğünü yerine getirmeden ve kişiyi dinlemeden nihai kararını vermesi halinde, bu eksikliğin,ancak o takdirde bozma nedeni olabileceğini düşünüyorum.
2. Davanın reddi halinde kısıtlanması istenilen kişi kendisini bir vekille temsil ettirmiş ise, lehine maktu vekalet ücreti tayin edilir.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2013/3531
Karar Numarası: 2013/7714
Karar Tarihi: 07.05.2013
"...Dava dilekçesinde, vasi atanması istenilmiştir...
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382/b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 317. maddesinde de davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir. Aynı Yasanın 320. maddesinde duruşma yapılmadan dosya üzerinde karar verilmesi imkanı düzenlenmiş ise de bu düzenleme ilgiliye tebligat yapılması zorunluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Açıklanan nedenlerle kısıtlanması istenilene tebligat yapılmadan ve davaya cevap verme imkanı tanınmadan yazılı şekilde karar verilmesi,...Doğru görülmemiştir."
|