|
|
|
|
Yanıtınız için çok teşekkür ederim meslektaşım. Ben açıkça yazamamışım sanırım, bizdeki olayda gerekçeli karar bizzat sanığa tebliğ ediliyor. Sanık gerekçeli kararı tebliğ aldıktan sonra istinaf süresi içerisinde İstinaf Kanun Yoluna başvurmak için bir avukata vekalet veriyor. Yani yerel mahkemede kendisini bir vekille temsil ettirmiyor. Ben de hem itiraz hem de eski hale getirme talep etmeyi düşünüyorum. Sonuç alınamaz ise Kanun Yararına Bozma yoluna gideceğiz, zira dosyada eksik inceleme yapıldığı çok bariz ilk celsede hüküm açıklanmış. Hiçbir duruşma zaptında müvekkilin hazır edildiği yazmıyor, duruşmada hazır edilip savunması alındığına dair hiçbir evrak yok fakat gerekçeli kararda kısa bir savunmasına yer verilmiş. Müvekkil de segbis ile duruşmaya katıldığını, tüm savunmasının zapta geçirilmemiş olduğunu, hükmün aslında yüzüne açıklandığını söylüyor. Bu olaya ilişkin birden fazla dosyası olduğu için karıştırıyor da olabilir. Teknoloji kurbanı olmuş, hesapları ele geçirilip dolandırıcılık suçuna karıştırılmış.
|
|
 |
|
 |
|
Eski hale getirme müessesini düzenleyen 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 274. maddesinde "...
Sanık, yokluğunda aleyhine verilen hükümlere karşı eski hâle getirme isteminde bulunabilir..." deniyor. Somut durumda müvekkilinizin yokluğunda karar verildiğine ve istinaf başvuru süresi içinde bir avukata vekalet vermesine rağmen başvurunun yapılmadığı, burada müvekkilinizin kusurunun bulunmadığı gözetildiğinde olumlu sonuç alabileceğinizi düşünüyorum. Süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunması için bir meslektaşımıza vekalet verilmesinin ve meslektaşımızın süreyi kaçırmasının eski hale getirmeye yeterli bir gerekçe olup olmadığını mahkeme tartışabilir ancak adil yargılanma ilkesi çerçevesinde talebinizin kabulü gerekir.