 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
1-içilecek sulara veya yenilecek veya içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşüren kimseye iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cazası verilir.
|
|
 |
|
 |
|
Sakızı çiğneyenin tükürüğünde mevcut bulunan -hatta bulaşıcı hastalık taşıması muhtemel- mikroplar, "zehir" kapsamında neden değerlendirilmez!? Nihayetinde kanun maddesinde de "kişilerin hayatını ve sağlığı tehlikeye düşürmek'ten" bahsedilmiştir. Cezalandırma şartı olarak, mutlaka hayatın sona ermesi veya sağlığın bozulması şart koşulmamıştır ki!
Kaldı ki daha önce bir meslektaşımın yaptığı "ruhsal travma" yorumuna da sonuna kadar katılıyorum. İllaki fiziki bir rahatsızlık da şart değil, yediğiniz içtiğiniz şeye artık güven duygunuz azalmış, tiksine tiksine, zoraki yiyor-içiyorsanız ruhsal sağlığınız bir nebze de olsa etkilenmemiş, bozulmamış mıdır?
Ayrıca kanun maddesinde, nihai olarak "insan hayatı ve sağlığını korumak" adına, suça karşı korunan nesne su olduğuna göre bizatihi sakız, suyun içinde bulunmakla; "muhtevayı bozacak başkaca suret" kapsamında değil midir? Yani içinde çiğnenmiş sakız bulunan su, su mudur?
Saygılarımla.