Mesajı Okuyun
Old 02-06-2021, 12:02   #3
Av. Can Yıldırım

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
1.Borçlunun açtığı menfi tespit davasına karşı ,alacaklı ,alacak hakkında eda davası açabilir. Her iki davanın sonucu birbirini etkileyeceğinden davalar birleştirilerek birlikte görülür.

2.HMK.203 /1.a m.sinde ,senetle ispat yasağının istisnalarını “alt soy,üstsoy..." şeklinde sıralamıştır. "Üvey ana,üvey baba veya üvey evlat ise, üst soy-alt soy kapsamına girmemektedir." Teamül konusunda, salt üvey ana-üvey evlat ilişkisinin varlığı teamül için yeterli görülmemektedir. Yeterli olsaydı kanun bu ilişkiyi 1.a. daki bölüme dahil ederdi. Baki Kuru " birlikte oturan ve kendisine yeğeni tarafından bakılan hasta teyze ile yeğen arasında yapılan hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebileceğini " ifade etmektedir.

Somut olayda üvey ana ile üvey evlat arasında B.Kuru'nun örneğinde olduğu gibi özellik gösteren bir ilişki varsa "hayatın olağan akışı ve teamül " gereği HMK.m. 203/1.b.'ye göre, alacağın tanıkla ispat edilebileceği kanısındayım.

Sayın Kocabaş, bu konuda size ve diğer hukukçulara sormak istediğim bir soru daha olacak. Konuyu açarken de belirtmiştim icra dosyasında takibe dayanak belge olmadığı gibi alacağın konusu da yazılı değildi. Bu takip devam ederken alacak davası açtık. Hakime de nedenini izah ettik. Alacak davası menfi tespit davası ile birleştirildi. Bu durumda tekerrür söz konusu mudur? İcra takibini açarken takibin konusu belirtilmedi. Alacak altın alacağı olduğundan ve gram altın sürekli yükseldiğinden alacak tutarında tl olarak artış meydana geldi. Tüm bunlara dayanarak alacak davasındaki tutarın kabulüne karar verilmesini istemek mümkün müdür?

Bu arada belirtmeliyim ki hakim, her ne kadar borç alan çocuk üvey annenin nüfus kaydında görünmese de HMK m. 203/1-b gereği tanıkların dinlenilmesini uygun gördü.