26-05-2021, 12:44
|
#2
|
|
1.) Alacaklının ileriye sürdüğü /dayanmak istediği varsayılan ilişki galerici -tüketici ilişkisi olduğundan, görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. O yerde Tüketici Mahkemesi bulunmadığından dava "Tüketici M.sfatı ile Asliye H.M.sinde" açılır. Esassen doğrudan Asliye'de açılsa dahi görevsizlik kararı verilmez. Mahkeme ara kararı vererek davayı Tüketici M. sıfatı ile görmeye devam eder.
2.) Alacaklı iddiasını yazılı delil, delili- başlangıcı, ticari defter ve kayıtları ve yemin ile ispat edebilir. Sırf varsayılan ilişkiye dayalı olarak görevli mahkemeye başvurmak alacağın kaynağının bilindiğini göstermez.
3.) Menfi tespit davalarında arabuluculuk şartı aranıp aranmayacağı BAM kararları arasında çekişmelidir. Yargıtay 19.HD. 13.02.2020 T. 2020/85 E. 2020/454 K. sayılı kararında Ticari davalar yönünden "Arabuluculuk şartının aranmayacağına" karar vererek bu çelişkiyi gidermiştir. Aynı kuralın kıyasen Tüketici davalarına da uygulanacağı söylenebilir ise de, temkinli davranıp arabulucuya gitmekte de bence yarar vardır.
4.) İİK.nun 72 m. göre takipten önce %15 teminatla alınan ihtiyati tedbir kararı sonradan yapılacak takibi durdurur. Takipten sonra açılan dava da ise mevcut takibin durdurulabilmesi için %15 teminata ek olarak alacak miktarının nakten veya kabul edilecek kesin teminat mektubu ile icra veznesine yatırılması be bu ifadeleri içeren tedbir kararı alınması gerekir. Her iki halde de ihtiyati tedbir kararı ile hacizler kalkmaz ancak takip durdurulmuş olur.
|