Mesajı Okuyun
Old 20-03-2021, 15:49   #1
Saul Goodman

 
Karar Tam ehliyetsizin sebepsiz zenginleşme uyarınca iadesinin kapsamı

Merhaba meslektaşlarım,

Somut olayda A, B'den 2004 yılı üçüncü çeyreğinde tapu dairesinde resmi şekilde satış yoluyla bir taşınmaz satın alır. B, A'nın vermiş olduğu satış bedeliyle X Bankası'nda vadeli mevduat hesabı açar.

Bir süre sonra bu devri öğrenen B'nin eşi, satışın üzerinden yaklaşık 1 sene sonra B'nin kısıtlanarak vesayet altına alınması amacıyla sulh hukuk mahkemesinde vesayet davası açar ve bir süre sonra B'nin demans hastalığı nedeniyle kısıtlı olmasına karar verilir. Akabinde çok geçmeden 2006 yılı başında da bu satışın iptali amacıyla "tapu iptal ve tescil davası" açılır. Mahkeme, tapu iptal istemini/davayı isabetsiz olarak kabul eder; temyizden usulî nedenlerle döner; temyize götürülür vs. En sonunda Yargıtay 2019 başında kararı onar. Karar aleyhine ise karar düzeltme yoluna gidilmeyerek hüküm kesinleşir.

Bunun üzerine 2019 yılı ortasında B'nin mirasçıları aleyhine paranın iadesi için sebepsiz zenginleşme davası açılır. Davalılardan biri, murisinin tam ehliyetsiz olduğunu parayı harcadığını; olsa olsa geriye kalan kısımdan sorumlu olduklarını; zira murislerinin tam ehliyetsiz olması dolayısıyla kanunen kötüniyetli sayılamayacağını; tam aksine iyiniyetli olarak kabul edildiğini; bu sebeple iyiniyetli sebepsiz zenginleşme hükümlerini uygulanacağını; kaldı ki davacılar murisinin de yıllar boyu kendilerine ait taşınmazı kullanmaları sebebiyle ecrimisil taleplerinin olduğunu belirterek takas defi ileri sürmüştür. Burada karşı taraf aslında ehliyetsiz olmayan ama belli ki uyduruk şekilde alınan raporla "ehliyetsiz" yapılan birinin rapor zırhına sığınarak davamızı reddettirmiştir. Mahkeme, Yargıtay'da içtihat farklılığı olduğu halde aslında o kadar da güncel olmayan karşı tarafın atıf yaptığı Yargıtay kararlarını dikkate alarak ve fakat bizim güncel olan işaret ettiklerimizi de dikkate almadan haklı davamızı tamamen dosya bilirkişiye bile gidemeden reddetmiştir. Aynı Yargıtay davacı banka olunca rapor zırhını delip geçebiliyor...

Mahkeme gerekçesinde özetle olaya iyiniyetli sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğini; satış parasının tamamen harcanarak kalan kısmın olmadığını; bu sebeple murislerinin haksız zenginleşmesinden mirasçılarının sorumlu olmadığını belirtmiştir.

Merak ediyorum olayda biz dilekçemizde açıkça ileri sürmemişsek de hukukî sebeple bağlı olmayan, Türk kanunlarını re'sen uygulamakla yükümlü Türk hakimi, davalılar açısından TBK 65 uyarınca "Hakkaniyet sorumluluğu" gündeme getirerek bu adaletsizliği ortadan kaldıramaz mıydı?

Kaldı ki tanık ifadeleriyle sabit olduğu üzere demans raporu olsa bile hayatını normal idame edebilen, tapu iptal davasına kadar tam ehliyetli gibi davranan, çevresinde de öyle bilinen bir kişinin (davalılar murisi) sonradan belki de uydurma raporla "ehliyetsiz" sayılarak parayı harcadıktan ve tapuyu da iptal ettirdikten sonra sırf tam ehliyetsiz kabul edilerek iyiniyetli kabul edilmesi ne derece doğrudur? Yargıtay davacı "banka" olunca ehliyetsiz kişinin "iyiniyet iddiasının" kabul edilmesi şartları varsa mümkün değil diyebilirken niçin davacı sıradan, gariban vatandaş olunca aynı dürüstlük kuralını uygulamayıp da vatandaşın hukuka olan inancını sarsıyor?

Ben vatandaş olarak hayret ettim; çünkü mahkeme dürüstlük kuralı açısından bile hiç etkili araştırma yapmadı. Davacılar murisi o zamanın piyasasına göre dönüm başına ne kadar para vermiş? gabin gibi bir durum var mı? yoksa dürüst mü davranmış? gibi somut araştırmalar bile yapılmadı.

Şayet davacılar murisi, dürüst davrandıysa yani piyasaya uygun bedelle satın aldıysa ve fakat karşı taraf işlemlerinden hatta dava ve savunmalarından kötüniyetliliği anlaşılabiliyorsa sırf "rapor" var diye rapor saçmalığına itibar edilerek iyiniyet iddiasını kabul etmek yerine adil bir iade borcunun varlığını kabul etmek gerekirdi. Nitekim Yargıtay bazı kararlarında davacı banka olunca rapor vs. dinlemeden yerel mahkeme aşamasında reddedilen davaları bozarak tek tek kabule zorlamıştır. Her şeyi geçtim hukukçu ve emlakçı bilirkişisine gidilerek harç ve hukuki olarak araştırma yaptırılsaydı ve reddedilseydi...

Kusura bakmayın sayın meslektaşlarım, adalet, nesafet duygularını, mahkemelere olan inancı zedeleyen bu kararla baş başa kalınca böyle yazmak durumda kaldım. Sürç-i lisan olduysa affola.

Mahkemenin karşı tarafın tıpkı geçmişte murislerinin ve şahsın eşinin yaptığı gibi tamamıyla kötüniyetli savunmalarını devredışı bırakacak, somut olaya özgü, güncel Yargıtay kararlarına ihtiyacım var. O kadar arama yapmama rağmen tam olarak olaya özgü karar bulamadım. İş süreli olduğundan acilen argüman oluşturmam gerekecek. Şimdiden yardımcı olacak meslektaşlarıma teşekkür ederim. Saygılarla.