Mesajı Okuyun
Old 10-03-2021, 17:09   #2
solicitor54

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım olay birkaç farklı şekilde değerlendirilebilir:

1-)Tarafınıza tebliğ yapılmış ancak usulsüz olduğunu kabul etmektesiniz. Usulsüz de olsa tebliğ yapılmış ise tebliğin muhatap tarafından öğrenildiği tarih tebliğ tarihi olarak esas alınır.
(Yargıtay 12.H.D. 2019/11629 E. 2020/3376 K.)

2-)Duruşma gününün UYAP' tan öğrenilmesi gibi bir usulün bulunmadığından bahsetmişsiniz. Bu şekilde bir düzenleme bulunmadığı yönünde haklısınız.
(Yargıtay 22.H.D. 2020/1905 E. 2020/6110 K.)

3-)Verilen süre kesin süre değil ise yeniden süre talep edebilirdiniz. Kesin süre ise sonuçlarının ihtar edilip edilmediği yani usulünce ve eksiksiz gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durabilirdiniz. Netice itibari ile davayı uzatmak, sürüncemede bırakmak amacıyla tanık deliline dayanmamaktasınız. Dava sırasında dayanılan delil bir duruşmaya mahsus değil davanın tümü üzerinde etkilidir. Bu bağlamda ispat vasıtası olarak dayanmış olduğunuz tanık delilinin mahkeme huzurunda dinlenilmemesi birden fazla hakkın ihlaline yol açacaktır. Buna ilişkin kararları yazmıyorum kolayca bulabilirsiniz zaten.

4-)Kesin sürenin usulünce ve eksiksiz olarak verildiğini gördüğünüz takdirde süresi geçmiş olsa dahi doğrudan ilgili gideri yatırmanız gerekmektedir. Bu davranış yargılamayı uzatma amacı taşımadıkça ve kesin sürenin sonuçlarına önemli ölçüde aykırılık teşkil etmedikçe (Kesin süre yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmasına hizmet eder) makul görülebilir. Dolayısıyla yatırmış olduğunuz gider avansı süresinde yatırılmış kabul edilerek işlemlere devam edilebilir. (Edilebilir diyorum çünkü aksi yönde kararlar da mevcuttur.)
(Yargıtay 3.H.D. 2012/11825 E. 2012/16385 K.)