|
Sürelere değinmeden önce ....
Olası bir davada idare, davaya konu olan raporun 2014 yılına ait olduğu oysa askerliğe konu muayenenin 2009 yılında yapıldığı ve bu tarihlerde bu yönde herhangi bir bulguya rastlanılmadığını beyan edebilir.
Bu nedenle 2014 yılında alınan rapordaki bulguların 2009 yılında da var olduğunu davacı taraf kanıtlamak zorundadır. Bu, teknik bir konudur.
Süreler ile ilgili olarak ise:
İDARİ EYLEMLERDEN KAYNAKLANAN TAM YARGI DAVALARI KONUSU
Bir idari işlem veya bir idari sözleşmenin uygulanması durumunda olmayan, idarenin her türlü faaliyetlerinden veya hareketsiz kalmasından, araçlarının kullanımından, taşınır ve taşınmaz mallarının veya tesislerinin işletilmesinden dolayı oluşan zararlar idari eylem sonucu oluşan zarar ve buna yol açan eylemler de idari eylem kavramı içerisinde kabul edilmektedir (Danıştay 11.Daire, Esas No: 2001/4552).
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden kaynaklanan tam yargı davalarında süre, düzenlenmektedir. Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması, başlıklı 13.madde şu şekildedir:
“1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilir.
Görüldüğü gibi, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların, dava açmadan önce idareye başvurmaları zorunludur. Kanun’a göre, idari eylemin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak zararın tazminini istemek gerekmektedir. İdarenin talebi kısmen veya tamamen reddetmesi üzerine, ret işleminin tebliğini izleyen günden itibaren dava süresi olan altmış gün içinde dava açılmalıdır.
İdari yargı uygulamasında Kanun’un bu hükmü, isabetli bir şekilde, hak arama hürriyetini kullanmaya imkân sağlayacak şekilde yorumlanmaktadır. Danıştay’ın yerleşik içtihadına göre, eylem ile zarar arasında bir yıldan fazla süre bulunması halinde, idareye başvurma süresi zararın öğrenilmesinden itibaren başlamaktadır.
Bazı durumlarda eylem ile zararın kesinleşmesi veya ortaya çıkması arasında bir yıldan daha uzun süre geçebilmektedir. İdari yargı uygulamasında, zararın bir yıllık süreden sonra öğrenilmesi halinde zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren idareye başvurulması gerektiği kabul edilmektedir. Hatta beş yıllık sürenin de zararın ortaya çıkmasından itibaren hesaplanması gerektiği yolunda kararlar vardır.
Örneğin, İdari Dava Daireleri Kurulu bir kararında, davacının kardeşinin, ceza yargılaması sonrasında, işkence sonucu öldürüldüğünü öğrenmesinden itibaren dava açabileceğini kabul etmektedir. Kararda Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin içtihadının da bu yönde olduğuna işaret edilmektedir (Esas No: 1996/468).
Danıştay 10.Dairesi’nin bir kararında,1996 senesinde, davacının gözündeki rahatsızlığın teşhis edilememesinden kaynaklanan tam yargı davasının, yanlış teşhisin 2002 senesinde öğrenilmesinden sonra açılabileceği sonucuna ulaşılmıştır (Esas No: 2004/2931).
Süreler bu şekilde ama müvekkilinizin fiil ehliyeti var mı..
Fiil ehliyeti varsa süreler geçmiştir.
Fiil ehliyeti yoksa ve baştan beri hiç olmamışsa öğrenme tarihi de hiç başlamayacaktır. Bu halde davaya vesayet makamı izin vereceğinden sürelerin de vesayet makamının bu olayı öğrenme tarihinden veya en erken kişinin vesayet altına alınma karar tarihinden itibaren başlatmak gerekmektedir. Bu ihtimalde de süreler geçmemiştir.
|