11-06-2020, 10:15
|
#4
|
|
Bence haksız işgal altındaki yerle kiralanan yeri ayrı değerlendirmek gerek.
Örneğin A B C D parselleri var ve A parseli sözleşme ile kiralanmışken, kiracı B C D parsellerine de tecavüz ediyorsa, B, C ve D'ye olan işgalin sonlandırılması elbette istenebilir ve bununla ilgili de tahliye davası açabilir
Ancak sıkıntı, A parselinin malikinin parsel birleştirilmesi sonrası böyle bir hakkı olup olamayacağı noktasında çıkıyor ve benim naçizane görüşüm, imar planı değişikliği dahi olsa kiracının "A" noktasındaki zilyetliğinin hukuka uygun olduğu ve kiracılık sıfatının devam ettiği şeklinde.
Öte yandan bu noktada bu tartışma sadece teorik bence. Kiralayanı parselde ister "kiracı" kabul edelim isterse işgalci, 3091 sayılı kanunu uygulayamıyorsak dava açmak durumundayız demektir ve bu durumda da işgal nedeniyle tahliye davası da açsak, kira ilişkisine dayalı tahliye davası da açsak sonuç alınma süresi aşağı yukarı aynı olacak gibi gözüküyor.
Ben sizin yerinizde olsaydım, kiracının haksız işgalden değil, BK327/BK328/BK.329 kapsamında tahliyesi talep ederdim.
|