Mesajı Okuyun
Old 10-06-2020, 10:25   #2
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Merhaba

Size fikir vermesi amacı ile eski bir yargıtay kararı..


Alıntı:
T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ



Esas No.1977/291

Karar No.1977/1473

Tarihi 21.02.1977





ÖZET

ölünceye kadar bakma akdi ivazlı sözleşmelerden olup, ivaz temlikde bulunan kişinin ölünceye kadar bakıp gözetilmesinden ibarettir. Bakıp gözetme konusu gerçeğe dayanmadığı zaman karşılıksız bir sözleşme meydana gelir. Bir kimsenin, anasına, babasına veya eşine bakıp yardım etmesi ahlaki bir görevdir. Ancak görevin sınırı aşıldığı, bakıp gözeten için bu durum bir külfet teşkil ettiği zaman, hizmetin karşılığında bir şey istenmesi hukuka uygun düşer. Ancak, büyük bir servetin nakline yol açacak şekilde bir muamele yapılması saklı payı giderme kasdının objektif delili sayılır.



DAVA VE KARAR : Mehmet Aydemir ile Mustafa Aydemir ve Nergis Konya arasındaki tenkis davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davacı tarafından istenilmekle,



Dava, ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle saklı paya tecavüz edildiğinden dolayı tenkise ilişkindir. Davalı taraf, miras bırakanın saklı payı gidermek kastiyle hareket etmediğini, kendisine bakılmasını sağlamak için dava konusu taşınmazları verdiğini, bu suretle ivazlı bir temlik söz konusu olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.



Gerçekten ölünceye kadar bakma akti ivazlı sözleşmelerden olup ivaz temlikte bulunan kişinin ölünceye kadar bakıp gözetilmesinden ibarettir. Bakıp gözetme hususu gerçeğe dayanmadığı zaman karşılıksız bir sözleşme meydana gelir. Böylece gizli bağış söz konusu olur ki, bu, takdirde Medeni Kanunun 507. maddesinin son fıkrası gereğince tasarrufun tenkise tabi tutulması gerekir.



Bir kimsenin anasına, babasına veya eşine bakıp yardım etmesi ahlaki bir görev ise de, görevin sınırı aşıldığı, yani bakıp gözeten için bu durum külfet teşkil ettiği zaman, hizmetin karşılığında bir şey istenmesi ya da olayda olduğu gibi, taşınmazların temellük edilmesi hukuka uygun düşer. Onun için olayda davalıların analarına bakmaları tabidir. Fakat kadın felçli yahut başka suretle normal bakımın ötesinde bir ihtimama muhtaç ise temlikin ivazlı olduğunun kabulü lazım gelir. Oysa olayda özel bakım şartı yoktur. Sözleşmeden sonra miras bırakanın hastalanması, sözleşmeyi geçerli kılmaya yetmez.



Öte yandan temlik edilen şeyin geliri ile hizmet karşılığı arasında adil bir nisbetin bulunması icap eder. Zira, temlikte bulunan kişi gelirinin bir kısmı ile zaten bu bakım görevini davalı tarafa veya ücüncü bir kişiye yaptırabilir. Buna rağmen büyük bir servetin nakline yol açacak şekilde bir muameleye başvurması gerçek anlamıyla ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak kabul olunamaz.
Böyle bir tutum saklı payı giderme kastının objektif delili sayılır. Temlik edilen taşınmazların değeri 580.000 TL. dır.



Diğer taraftan, bir kimsenin mal varlığının tümünü veya ona yakın bir kısmını ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile başkasına devretmesi hali de olayların akışına ters düştüğü takdirde gizli bağış niteliği taşır. Nitekim temlik dışı tereke 90.000 TL. olup, ölünceye kadar bakma adı altında verilen taşınmazların değerinin altıda birinden azdır.



Miras bırakanın az önce belirtildiği gibi özel bakımı gerektiren bir hastalık ve durumu bulunmadığı gerçekleşmiş olup, davalıların yaptığı hizmet ahlaki görevlerinin sınırı içinde kalmakta olduğu gibi büyük servetin devri ve tanık sözleri dahi kastı kabule yeterlidir. Öyle ise tenkis hesapları yapılıp hüküm verilmesi gerekirken davanın red edilmesi Usul ve Kanun’a aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.