08-06-2020, 13:43
|
#1
|
|
Senette Mücerretlik İlkesi Ve Tefecilik Suçu
Sayın meslektaşlarım iyi çalışmalar.
Müvekkilim bir ay vadeli borç alarak yetkilisi olduğu (müdür değil vekaletle yetkili kılınmış) limited şirketin çek koçanıyla alacaklı lehine çek düzenlemiş. Alacaklı (B) aylık yüzde 10 faiz eklenerek çek düzenlemesini söylüyor ve müvekkilim tarafından çek bu şekilde keşide ediliyor. (B) çeki (A)'ya ciroluyor. Devamında çek icraya konu oluyor. Bu defa müvekkilim, şirkete haciz vs. yapılmasını istemediği için şahsen borçlanmak için "senet vereyim" teklifinde bulunuyor. Alacaklı (B) kefil de olursa tamam diyor. Müvekkilim kefil buluyor. İki ay vadeli ve tabi ki faizli senet (A) lehine malen keşide ediliyor. Ancak ortada sadece elden verilen nakit var. Senet de ödenemeyince icra takibi açılıyor. Ancak alacaklı (B) söz verdiği gibi çek takibini durdurmuyor. Diğer bir deyişle çek üzerinden ayrı bir alacakmış gibi dosyada işlemlere devam ediliyor. Hacze gelindiğinde müvekkil biz senet düzenledik (B) ile anlaşmıştık neden geldiniz dediğinde ise (A)'nın avukatı bana öyle bir şey söylenmedi diyor. Sonuç olarak, konusu aynı olan alacak için birden fazla kambiyo senediyle takip yapılmış olunuyor. Görüldüğü üzere müvekkilin ihmali büyük. (B) hakkında tefecilik (A) hakkında ise dolandırıcılıktan şikayette bulunuluyor. (B)'nin tefecilikten, adam yaralamadan, öldürmeye teşebbüsten vs. bir çok suçtan dolayı sabıkası var. Kaldı ki kendisinin çeki (A)'ya ciro etmesinin sebebi dosyada borçlu olarak görünmek ve dikkat çekmemek. İkamet ettiği mahalli idarede tefecilik yaptığı halk tarafından bilinmekte. Menfi tespit davası açmayı düşünüyorum fakat senette mücerretlik ilkesine takılıyorum. Menfi tespit davası açılsa sizce böyle bir yargılama nasıl sonuçlanır? Elimden geldiğince ayrıntılı şekilde yazdım. Değerli görüşlerinize sunarım.
|