|
AİLE KONUTU ŞERHİ Aile konutu, ailenin devamlı olarak ikametine ayrılan konuttur. Medeni Kanunun 19. Maddesinde aile konutunun bulunduğu yere "yerleşim yeri" adı verilmiştir. Buna göre; yerleşim yeri, bir ailenin sürekli kalmak niyetiyle oturduğu yerdir.....
.............................................
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Esas No:2013/473 Karar No:2014/92
"Yerel mahkemenin gerekçesinde tutunduğu “yerleşim yeri” kavramı açısından, yerleşim yeri ile aile konutu ilişkisi üzerinde de durmak gerekir. Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, bu iki müessesenin birbirine karıştırılmaması gerekmektedir.Hiç kuşkusuz aile konutu ile yerleşim yerinin unsurları bakımından çakışan noktalar bulunmakta ise de (N.Ö. s.134), aynı kavramlar değillerdir.Aile konutu denildiğinde , kavram içindeki “konut”un , eşlerin barınma amaçlı kullandıkları, çoğunlukla bir yapı, kapalı bir yeri ifade ettiği söylenebilir.Öğretide konut “eşlerin düzenli olarak yerleşim amacıyla kullandıkları kapalı mekan” olarak tanımlanırken (K.A.M.: Türk Medeni Kanunu'nda Diğer eşin rızasına bağlı hukuksal işlemler ve yasal alım hakkı, Ankara 2002, s.8) tanımlamadaki “yerleşim” ifadesinin, yerleşim yeri değil “barınma” anlamında kullanıldığı açıktır. Yerleşim yeri konusunda ise tanımlama doğrudan Türk Medeni Kanunu tarafından yapılmış olup, buna göre: “yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.”(TMK m.19/1). Görüldüğü üzere, aile konutunun sürekli olması koşulu bulunmadığı halde (HGK 28.09.2011, 2011/2-447, 556) yerleşim yerinde “süreklilik” esası kabul edilmiştir. Bu açıdan bakıldığında, aile konutu her zaman yerleşim yeri olmayabilir(Ş., Ş.: Türk Medeni Kanunu'nda Aile Konutu ile İlgili İşlemlerde Diğer Eşin Rızası (TMK m.194), İstanbul 2002,s.68). Esasen zorunlu nedenlerle eşlerden birisinin farklı yerleşim yeri edinmesi halinde (TMK m. 197/1; 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun m.4/1-b) dahi eşlerden birisinin yerleşim yerinin değişmesine karşın aile konutu değişmemektedir. Eş söyleyişle, yer leşim yeri değişen eş açısından, aile konutunun bu niteliği aynı devam etmektedir.Öte yandan “bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamayacağı” ilkesi (TMK m. 19/2 ) kabul edilmişken, aynı sınırlama aile konutu konusunda getirilememiştir."
"Taşıdıkları benzerliklere rağmen, her iki kavram her somut
olayda bir ve aynı şey olmayıp, doğru orantılı değillerdir. Yargıtay
da “Aile konutu ile yerleşim yeri kavramlarının eş anlamlı olmadığı da tartışmasızdır.
diyerek iki kavramın farklı olduğuna dikkat çekmiştir.Taşınmazın
aile konutu olma niteliğini belirlemede kullanılan kriterler40 ile eşlerin ortak
yerleşim yerinin tespiti kriterlerinin benzer olması ve evli kişilerin, kanunen
zorunlu olmamasına rağmen, çoğunlukla, ortak yerleşim yerine sahip olmaları
nedeniyle aile konutu ile ortak yerleşim yeri, çoğu zaman aynı olacaktır41.
Durum böyle olduğunda da aile konutu şerhinin verilmesi istenen taşınmazın, aile konutu niteliğinin belgelenmesinin, yerleşim yeri kayıtlarıylayapılmasını istemek doğaldır. Fakat bunun, sadece bu şekilde belgeleneceğini kabul etmek, bizi Kanunun yapmadığı kısıtlamanın Genelgeyle yapıldığı
sonucuna ulaştırır ki, bunun, hukuken kabulü mümkün değildir.Bu nedenle, aile konutu şerhi verilmesi istenen taşınmaz ile MERNİS üzerinde yerleşim yeri olarak kayıtlı olan taşınmaz aynı değilse; Genelgenin deyimi ile “taşınmazların ada/parsel bilgileri çakıştırılamıyorsa”, bu, aile
konutu şerhi verilmesi talep edilen taşınmazın aile konutu olmadığı anlamına
gelmemelidir.1756 (2014/4) SAYILI GENELGE KAPSAMINDA
AİLE KONUTU ŞERHİDr. Öğr. Üyesi İlknur SERDAR"
................................................
Tapu Sicil Tüzüğü’nün Md.57/d bendi ile malik olmayan eşin talebi üzerine aile konutu şerhi konulmasında asıl aranması gereken belgenin eşlerin evli olduklarını gösteren nüfus kayıt örneğidir. Eşler aile konutunda birlikte oturmuyor olsalar bile aile konutu şerhi konulmasında sakınca yoktur.Buna rağmen reddedilmiş ise bu gerekçelerle red kararına karşı iptal davası açılabilir kanaatindeyim.
..............................................
T.C.İZMİR9. AİLE MAHKEMESİKARARESAS NO: 2010/860KARAR NO: 2010/1015Davacı dava dilekçesinde özetle; aile konutu şerhi konulması için 28.06.2007 tarihinde İzmir ................ Tapu Sicil Müdürlüğüne müracaata bulunduğunu, İzmir ........ Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından talebinin reddedildiğini, red kararının 30/01/2009 tarihinde tebliğ aldığını, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü İzmir ...............Müdürlüğüne itirazda bulunduğunu, itirazı üzerine red kararının onandığını, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne itirazda bulunduğunu, ancak genel müdürlük tarafından da red kararının onandığını belirterek İzmir ...............Tapu Sicil Müdürlüğünün 02/03/2008 tarih 4936 yevmiye numaralı red kararının kaldırılmasına, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü İzmir .............................. Müdürlüğünün 13/07/20Ö9Târih ve 7 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün 13/10/2009 tarihli 2009/48 " sayılı onama kararının kaldırılmasına, hukuken evli iken ve satış öncesi aile konutu şerhi talebi "bulunduğundan "konutun satışına malik olmayan eş olarak açık rızasının olmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı duruşma sırasında, aile konutu şerhi konulması-için tapu müdürlüğüne başvurduğunu, ancak farklı ikametgâhlar da oturuyorsunuz diye talebinin taşınmazın satış tarihinden bir gün sonra reddedildiğini, daha doğrusu aynı gün yani satış günü talebinin reddolduğunu ve, ertesi gün kendisine tebligat çıkartıldığını, dava dilekçesini aynen tekrar ettiğini, tapu sicil müdürlüğünün yaptığı işlemin iptalini istediğini beyan etmiştir.
HÜKÜM; Gerekçesi yukarıda yazılı olduğu üzere:
1- Davacının iş bu davasının Tapu Sicil Müdürlüğünün verdiği kararın iptali talebine ilişkin olduğu, bu nedenle idari yargının görevinde olduğu anlaşılmakla, davacının davasının görev yönünden REDDİNE.
|