sayın meslektaşlar,
Müvekkil taşınmazını(konut) 2015 yılında kiraya verdi ve kiracı 5 ay boyunca kira borcunu ödemedi tarafımızca kiracıya haklı ihtar çekildikten sonra da ödeme yapılmayınca kira alacağının tahsili ve tahliye davası açıldı. Davalı dava devam ederken müvekkilden olan başka bir alacağının kira borcuna mahsuplaşıldığını iddia ederek asliye hukuk mahkemesinde alacak davası açtı (yalnızca süreyi uzatma amacıyla ve kötüniyetle) Ve alacak davası bizim davamız açısından bekletici mesele yapıldı. Alacak davası yaklaşık 3 yıl devam ettikten sonra reddolunup kesinleşti ve kiracı da evi 3 yılın ardından kendiliğinden tahliye etti. Bekletici dava kesinleşip kiracı evden çıkınca tarafımızca davamız ıslah edildi, zira dava süreci boyunca yaklaşık 3 yıl davalı kira ödememeye devam etti. nihayet kira alacağının tahsili davamız sonuçlandı ancak yerel mahkeme yalnızca dava dilekçemizde belirtilen 5 aylık kira bedelinin tarafımıza ödenmesine karar verip "dava açıldıktan sonra doğan kira alacakları dava sonrası vakıalara dayandığından bu sebebe dayanan talepler ıslah yolu ile ileri sürülemez" gerekçesi ile ıslah dilekçemizi dikkate almamıştır.
Yerel mahkemeden ancak 4 yılın ardından karar çıktığı için müvekkil de haliyle kalan kira alacağı için bir 4 yıl daha beklerim korkusuyla dava açmaya yanaşmamakta.
Yukarıda açıkladığım hususla ilgili mahkemenin ıslah dilekçemizi dikkate almaması hukuki midir, bu hususta yargıtay kararı var mıdır? bu durumun kabulü halinde bu tip davalarda davalının dava sürecini uzatma yolunu giderek haklı davacıyı daha fazla mağdur etmesinin önü yasal olarak açılmayacak mıdır?
bu hususta bilgi sahibi olan siz değerli meslektaşlarımız görüşlerini ve bilgi sahibi olduğunuz yargıtay kararlarını paylaşırsanız memnun olurum