Mesajı Okuyun
Old 02-09-2019, 08:44   #5
Av. Tulse

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Cumhur Okyay
Uyuşmazlık, davanın ticari dava niteliğinde olup olmadığı ve belirlenecek niteliğine göre davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemelerinden hangisi olduğu konularında toplanmaktadır.6102 sayılı TTK'nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir. Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür. 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay'ca re'sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5/4 maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
15.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/3921
Karar: 2016/4251
Karar Tarihi: 13.10.2016





Öncelikle cevabınız için çok teşekkür ederim. Davayı açacağım yerde ticaret mahkemesi yok o yüzden ticaret mahkemesi sıfatıyla asliye hukukta açmayı düşünüyordum.


Ben de aşağıdaki şekilde bir karar buldum, açacağım dava konusuna benzediği için ticaret mahkemesi diye düşündüm. Fikrinizi almak isterim.


T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2015/14956

K. 2015/27198

T. 17.9.2015


DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı, davalı ile 12.11.2010 tarihli..... Sistemi Alımına Ait Sözleşme imzaladıklarını, sözleşme kapsamında satın alınan.... Sisteminin yapılan muayenesi sonucu düzenlenen raporlara göre kabulünün uygun görülmemesi üzerine adı geçen davalı firmaya söz konusu sözleşmenin "gecikme halinde uygulanacak cezalar ve kesintiler ile sözleşmenin feshi" başlıklı 34.1.maddesi uyarınca; 10.06.2011 tarih ve 4027 Sayılı ihtarname gönderdiğini, sözleşmenin "yüklenicinin genel yükümlülükleri" başlıklı 16.1.1 bendi, "idarenin sözleşmeyi fesih etmesi" başlıklı 35.1.maddesi gereğince ihtarnamenin tebliğ edildiğini, raporlar arasındaki uyumluluk da dikkate alınarak edimlerini sözleşme hükümlerine göre yerine getirmeyen davalı şirketin imzaladığı Ambalajlama ve Adresleme Sistemine ait 12.11.2010 tarihli sözleşmesi, 4735 Sayılı kanunun 20 ve 25.maddeleri ile sözleşmenin 16 ve 35.1.maddeleri uyarınca fesih edilip 27.900,00.-TL tutarındaki teminat mektubunun nakde çevrilerek teminatın gelir kaydedildiğini, ancak Kamu İhale Kanununun 22.maddesi gereğince 19, 20 ve 21.maddelerine göre sözleşmenin fesih edilmesi halinde kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların alındığı tarihten, gelir kaydedileceği tarihe kadar Devlet..... yayınlanan aylık toplam eşya fiyat endeksine göre güncellenmesi, güncellenen tutar ile kesin teminat ve varsa ek kesin teminat tutarının arasındaki farkın yükleniciden tahsil edilmesi gerektiğinden güncelleme farkı olan 3.501,88.-TL nin tahsilini istemiştir.
Davalıya tebligat yapılmamış ve dosya üzerinden karar verilmiştir.
Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle talebin usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ..., teminat mektubunun günceleme farkının tahsilini talep etmektedir. ... Ana Statüsünün 3. maddesinin “... 2- Kuruluş KHK ve bu Ana....hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabidir...” düzenlenmesi ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 16/1. maddesinin “ Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” düzenlenmesi karşılığında her iki tarafın tacir olması ve işin ticari iş niteliğinde bulunması sebebiyle davada Ticaret Mahkemesi görevlidir. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek, işin esasına girilmek suretiyle hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin alınan 24,30 TL harcın istenmesi halinde iadesine, 17/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi