Mesajı Okuyun
Old 06-08-2019, 00:34   #1
Av. Mert Hiçyorulmaz

 
Varsayılan Karşılıksız Çek suçundan yapılan yargılamada İİK 349/5 gereğince sanığın zabıta marifetiyle getirilmemesi bozma sebebi midir?

Merhaba saygıdeğer meslektaşlarım.
Müvekkilimin karşılıksız çek suçundan yargılandığı davadan gerekçeli karar yazıldıktan sonra haberi oluyor. Tk 21/1'e göre tebligat sebebiyle duruşmaya çağırıldığını da öğrenemiyor. Sanığa bundan başka hiç bir aşamada tebligat yapılmıyor. Mahkeme, talimatla duruşmada hazır edilmesini istiyor ve talimat dosyası da usulüne uygun tebligat yapıldığını fakat sanığın duruşmada hazır bulunmadığını zapta geçirerek mahkemeye yolluyor. Mahkeme gerekçeli kararda sanığı adli para cezasıyla cezalandırıyor.
İİK 349. maddenin 5. fıkrasında yer alan "Maznun, şikayeti alan veya istinabe edilen icra mahkemesinin huzuruna gelmez veya müdafi göndermezse yahut bizzat bulunmasına lüzum görülürse zabıta marifetiyle getirilir. Bu suretle de bulundurulamazsa muhakeme gıyabında görülür." hükmüne aykırı olarak zabıta marifetine başvurulmamasının bozma nedeni olup olamayacağını araştırıyorum. Rastladığım içtihatlar tebligatta bu hususun belirtilmesi noktasını tartışsa da mahkemenin zabıta marifetine başvurup başvurmadığını incelemiyor. Bir diğer ayrıntı ise içtihatlarda tebligatta "sanığa hazır bulunmaması halinde karar yokluğunda karar verilebileceğinin bildirilmesi" gereğinden bahsedilirken mevcut olayda müvekkile çıkartılan tebligatta "yokluğunda yargılamaya devam edilebileceği" bildiriliyor. Yargılamaya devam edilmesi ihtimali ile hürriyetş bağlayıcı ceza verilebileceği ihtimali hukuken aynı dille ifade edilebilir mi? Adli para cezası ve sonucunda hürriyeti bağlayıcı ceza söz konusuyken ve elde bulunan zorla getirme imkanı mevcutken bu yollara başvurulmaması sonucunda müvekkilin şikayetçiyle uzlaşma ihtimalinin engellendiğini düşüniyorum. Duruşmalı istinaf talebini şikayetçi yanla taleplerle sunmak ve zararın giderildiğini ortak beyan etmek müvekkili cezasız bırakmaya yetecek midir? Şikayetçi yanla anlaşılamaması varsayımında yalnızca yukarıda bahsettiğim eksiklikler doğrultusında gerçekleştirilen yargılama usulü kanuna uygun mudur? Uzunca soruma vereceğiniz cevaplar için şimdiden teşekkür ederim.