Mesajı Okuyun
Old 26-06-2019, 07:19   #6
Av. M. Bahadır Özer

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
„…Vekilin umumî vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez…

9.HD. E. 2017/23538, K. 2018/1023, T. 23.1.2018
http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=9hd-2017-23538.htm&kw=`m%C3%BCvekkilin+talimat%C4%B1`#fm

*
„..Vekilin umumi vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez.

Örneğin,
hakkında icra takibi yapılan borçlu, vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa dahi, alacaklının açtığı “itirazın iptali davası” bakımından, borçlunun takibe itiraz aşamasında tayin ettiği vekilin, bu davada da yetkili bulunup bulunmadığı davanın açılması sırasında belirli olmadığından, dava dilekçesinin vekil yerine asile tebliği gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmış olmaz.
Bu itibarla bir davada vekilin temsil yetkisinin olup olmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 02.11.2004 tarih ve 2004/2041-5550 Sayılı kararı)…“
22.HD. E. 2016/27238, K. 2017/28403, T. 11.12.2017
http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=22hd-2016-27238.htm&kw=`m%C3%BCvekkilin+talimat%C4%B1`#fm

*

Merhaba sayın meslektaşım Av. M. Bahadır Özer,

1136/m.1 ve m.62 hükümlerinin KONU bağlamında gerekçe olamayacağı görüşündeyim.

Aksi yöndeki görüşünüzün geçerli olması, vekil-avukatları çok zora sokardı...

Saygılar.

Sayın üstadım, paylaşmış olduğunuz kararlarda genel bağlayıcı ifadeler mevcut olmakla birlikte her iki uyuşmazlık da davalıya tebliğ bakımından ortaya çıkmıştır. Eldeki uyuşmazlık ise açıkça mevcut bir yetkilendirmeye ve resmi vekaletnameye dayanarak tazminat davası açılabilip açılamayacağı doğrultusundadır.

Yargı kararlarında da bu konuda istikrar bulunmamaktadır. Nitekim:

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2017/708
KARAR NO : 2018/725

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/05/2016
NUMARASI : 2015/192 - 2016/209
DAVACI : D.B. vekili avukat S.Ö.
DAVALI : E.D.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalıdan alacaklı olduğunu gösteren belgeye istinaden başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, cevap dilekçesi vermemiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile davalının Ceyhan İcra Müdürlüğü'nün 2015/2..7 Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, dava değeri 10.882,10 TL’nin % 20 oranında 2.176,42 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibin itiraz üzerine durması sonucu itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı asile usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen duruşmalara katılmamış, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davaya konu icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrinin davalı-borçlu asile 13.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 20.04.2015 tarihinde ise davalı borçlu vekili tarafından borca itiraz edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi ile tenzip zaptı ve duruşma gün ve saatini bildirir tebligat davalı asile yapılmıştır. Tebligat Kanunu'nun 11. maddesine göre vekille takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Duruşma gün ve saatini bildirir tebligatın da vekile tebliği gerekir. Davalı asile tebligat yapılması taraf teşkilinin sağlandığı sonucunu doğurmaz. Bu durumda mahkemece, davalı vekiline duruşma gününü bildirir tebligat yapıldıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

2- Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
A.S.Erkuş H.Dündar A.F.Ayaz B.Yılmaz Ö.Kerkez


Bu daire görüşüne tamamen katılmıyorum. Vekile tebligat yapılması gerektiği yönünde taraf itirazı bulunması gerektiğini düşünüyorum. 12. dairenin de bu yönde kararları vardı.

Ayrıca aksi yöndeki anlayış her davada da asile muvafakati olup olmadığını sormanın önünü açacaktır. Bunun bir sonucu yargılamaların uzaması olacağı gibi bir diğer sonucu da avukatlara karşı duyulan güvenin ve avukatın yargılamadaki rolünün değer kaybedecek olmasıdır. Bu anlayışın doğru olmadığı kanaatindeyim. Saygılarımla.