26-06-2019, 05:16
|
#4
|
|
Katkı
„…Vekilin umumî vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez…“
9.HD. E. 2017/23538, K. 2018/1023, T. 23.1.2018
http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=9hd-2017-23538.htm&kw=`m%C3%BCvekkilin+talimat%C4%B1`#fm
*
„..Vekilin umumi vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez.
Örneğin,
hakkında icra takibi yapılan borçlu, vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa dahi, alacaklının açtığı “itirazın iptali davası” bakımından, borçlunun takibe itiraz aşamasında tayin ettiği vekilin, bu davada da yetkili bulunup bulunmadığı davanın açılması sırasında belirli olmadığından, dava dilekçesinin vekil yerine asile tebliği gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmış olmaz.
Bu itibarla bir davada vekilin temsil yetkisinin olup olmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 02.11.2004 tarih ve 2004/2041-5550 Sayılı kararı)…“
22.HD. E. 2016/27238, K. 2017/28403, T. 11.12.2017
http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=22hd-2016-27238.htm&kw=`m%C3%BCvekkilin+talimat%C4%B1`#fm
*
Merhaba sayın meslektaşım Av. M. Bahadır Özer,
1136/m.1 ve m.62 hükümlerinin KONU bağlamında gerekçe olamayacağı görüşündeyim.
Aksi yöndeki görüşünüzün geçerli olması, vekil-avukatları çok zora sokardı...
Saygılar.
|