Mesajı Okuyun
Old 25-06-2019, 22:25   #3
Av. M. Bahadır Özer

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
T.C.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
E. 2010/3612
K. 2010/6318
T. 4.10.2010
DAVA : Adam öldürmek ve hırsızlık suçlarından sanık olarak (Üsküdar) Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılanması sonunda, beraatine karar verilen Nergiz Mirzoyeva'nın tutuklu kaldığı günler için 466 Sayılı yasa uyarınca vaki tazminat istemi üzerine (İSTANBUL) Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesince yapılan incelemede; dosyada miktarı yazılı maddi-manevi tazminat ile vekalet ücretinin davalı hazineden alınarak adı geçen davacıya ödenmesine dair ittihaz olunan 10/02/2010 gün ve 167/40 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı hazine vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR : TÜRK MİLLETİ ADINA

Toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaatine, takdirine ve dosya münderecaatına göre davacının tutuklu kaldığı günler için lehine yazılı miktarda maddi ve manevi tazminata hükmolunmasında bozma nedenleri dışında yasaya aykırı bir husus bulunmadığından, davalı hazine vekilinin davanın reddedilmesi gerektiğine, fazla maddi tazminata hükmedildiğine ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

a-) Kesinleşmiş beraat hükmü ile bu dava yönünden avukatlık sözleşmesi sona ereceğinden, davacı dinlenerek vekili ile avukatlık sözleşmesinin devam edip etmediğinin ve vekilin açtığı tazminat davasına muvafakat edip etmediğinin sorulması gerektiğinin düşünülmemesi,

b-) Davacının tutuklu sanık olarak yargılanıp beraat ettiği Üsküdar Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17.04.2007 tarih ve 2005/2224 Esas 2007/114 karar sayılı dosyasının aslı veya tasdikli suretinin Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde dosya içine konulmaması,

c-) CMK.nun 144/1-a maddesi uyarınca, davaya esas teşkil eden tutukluluk süresinin davacının başka bir hükümlülüğünden indirilip indirilmediğinin araştırılmaması,

d-) Hükmedilecek manevi tazminatın tayininde objektif bir ölçü bulunmamakla birlikte davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre de gözetilmek suretiyle, zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde, hak ve nasafet kuralları gözetilerek, makul bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu ölçülere uymayacak şekilde fazla miktarda tayin edilmesi,

e-) Kısa kararında bulunduğu duruşma tutanağında gösterildiği halde gerekçeli karar başlığında Cumhuriyet Savcısının isminin gösterilmemesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, davalı hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün kısmen değişik gerekçeyle tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 04/10/2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Üstadım, demek ki böyle bir yerleşmiş uygulama var. Ancak bu durum benim hukuk mantığıma yatmıyor.

Birincisi avukat vekaletnamelidir. Vekaletname ile kendisine bu tür bir dava açma yetkisi verilmiştir. Vekaletname sebebiyle asilden tekrar bu yönde beyan almanın manasız olduğunu düşünüyorum. Nitekim, çok eski vekaletnameler hakkında net bileğim olmamak üzere, yeni vekaletnamelerde tazminat davasına ilişkin ayrı ibare de bulunmaktadır.

Bunun yanında avukatın ancak vekaletnamesinin olmaması halinde muvafakata dair asil beyanı alınması doğru olurdu diye düşünüyorum. Çünkü vekaletnamenin sunulmamış olduğu bu halde ancak mahkemenin geçerli bir vekalet ilişkisi bulunup bulunmadığını araştırması gerekir.

İkinci olarak zaten 1136/1 gereğince avukatlık mesleğinin kamu hizmeti yönünün mevcudiyeti ile bu sebeple aynı kanunun 62. maddesine göre cezai boyutu göz önüne alındığında bu şekilde bir ara karar oluşturulmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. Saygılarımla.