| 
		 
			
			 
			
			
			
			
		 
			
				  
				
		
	  | 
	
	
		
			
			
				 
				
			 
			 
			
		
		
		
		T.C YARGITAY  
1.Hukuk Dairesi  
Esas: 2015/ 7568  
Karar: 2018 / 1003  
Karar Tarihi: 19.02.2018 
  
  
Taraflar arasında  görülen davada; 
  
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 
  
Davacılar, 95, 490 ve 492  parsel sayılı taşınmazların davalılar ile ortak mirasbırakanları ...’e ait olmasına rağmen kadastro tespiti esnasında tamamının davalıların mirasbırakanı ... adına tescil edildiğini, bu işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı muvazaalı  olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir.  
  
Davalılar, zamanaşımı itirazında bulunmuşlar, davacıların iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. 
  
Mahkemece, kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında Kadastro Kanunun 12.maddesinde öngörülen 10 yıllık sürenin dolmuş olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. 
  
Karar, davacılar ve davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.                                                                      
  
Hemen belirtilmelidir ki, mirasbırakanın terekesi ölüm ile intikal edeceğinden ve terekenin açılmasıyla mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olacaklarından, bu tür isteklerde dava hakkı mirasbırakanın ölümüyle ortaya çıkar. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi hükmünde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanmasında da mirasbırakının ölüm tarihi büyük önem taşır. Değinilen yasal düzenlemede, kadastro tespit tutanağında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve dava açılamayacağı hükme bağlanmıştır. Başka bir ifadeyle, dayanılan hakkın kadastro tespit tutanağının tanzim tarihinden önce doğması halinde anılan sürenin uygulama imkanına kavuşacağı açıktır. Ancak, tutanağın tanziminden sonra doğan haklara ilişkin açılan davalarda hak düşürücü sürenin uygulama yeri yoktur.  
  
Ne  var  ki, çekişme  konusu 490 ve  492  sayılı  parsellerin senetsizden zilyetliğe dayalı  olarak, 95  nolu  parselin tapu  kaydı  esas   alınarak  davalıların murisi  adına  kadastroca  tespit  ve  tescil  edildiği, taşınmazlarla ve  tespite  esas  alınan  tapu  kaydı  ile  murisin  bir  ilgisinin  olmadığı   açıktır. 
  
Bu  nedenle  davanın  reddedilmiş   olması  doğrudur.Davacıların  temyiz  itirazları   yerinde  olmadığından  reddine. 
  
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;       
  
Bilindiği üzere, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açılan tapu iptali tescil davalarında dava değeri, taşınmazın tüm değeri üzerinden, davayı açan mirasçı veya mirasçıların payına isabet eden değerdir.  
  
Somut olayda, çekişme konusu 95,490 ve 492 parsel sayılı taşınmazların 08.10.2014 tarihli bilirkişi raporunda dava tarihi itibariyle toplam değerinin 453.898,06 TL olduğu, davacıların miras payına isabet eden dava değerinin 264.773,91 TL olarak belirlendiği açıktır. Hal  böyle  olunca  davalılar yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru  değildir. 
  
Ancak, anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 5. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 5.bent olarak “Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 21.836,38-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine” ibaresinin yazılmasına,  davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı H.M.K.'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nın 436/2. (6100 sayılı HMK'nun 370/2. md.) maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,  alınan  peşin  harcın  temyiz  edene  geri  verilmesine, 19/02/2018 tarihinde  oybirliğiyle  karar  verildi. 
		
	
	
    
  
		
		
		
				
		
	
	 |