16-04-2019, 08:43
|
#6
|
|
İmar Yasası Belediyeye birçok görev vermiştir. Örneğin, imar planı ve imar durumunu hazırlama, yapılaşmanın imar mevzuatına uygun gerçekleşmesini sağlama, projeleri denetleme ve onaylama, yapının yapılmasına izin verme, yapım sürecini kontrol etme, imar durumuna, onanmış projeye ve imar mevzuatına aykırı yapıları saptama, durdurma ve yıkma, yasal yapılar bittiğinde ise o yapıların kullanımına izin vermeyi vb. sayabiliriz.
Anayasanın 125. Maddesinin son fıkrasında idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
Olayımızda Belediyenin gerekli zemin etüdü olmaksızın inşaat izni veren, idarenin onayıyla geçerlilik kazanan ve inşaatın yapımına esas statik ve mimari projelerde ilim ve fennin kabul edemeyeceği açık hatalar bulunmasına karşın bu projelere onay veren, bu hatalı projelere göre yapılan ve yapım aşamasındaki uygulama ve imalat hataları nedeniyle fen bakımından sakıncalı bir hale gelen binaya yapı kullanma izni veren ve bu suretle de insanların burada ikametlerine olanak sağlayan idarenin, hizmeti iyi işletmediği ve dolayısıyla hizmet kusuru işlediği ortadadır.Bu husus uzman bilirkişi raporuyla sabittir.
Bu nedenle idarenin hizmet kusuru sebebiyle Belediyeye karşı idari yargıda maddi manevi tazminat davası açmayı düşünüyoruz. Ancak idari yargıda belediyenin kusuru oranında davamızın kabul olması ihtimaline binaen( incelediğimiz emsal kararlarda idare tam kusurlu olmasa bile kusurun tamamını ödemeye mahkum ediliyor. Daha sonra idare ilgili müteahhitte rücu ediyor.)adli yargıda müteahhitte karşı da maddi manevi tazminat davası açmayı düşünüyoruz.
|