Mesajı Okuyun
Old 06-03-2019, 14:46   #2
Av. Suat

 
Varsayılan

Dava kamu düzeni ile yakından ilgilidir.
Bu davalarda hakkın kötüye kullanılması teşkil etmediği müddetçe delil ve tanık sınırlamasına gidilemez.
Bu tür davalarda komşu iş yeri çalışanlarını dahi tanık olarak kabul eden mahkemeler bizzat bu yerde çalıştığını iddia eden kişileri -sırf sigortasız oldukları gerekçesi ile - dinlemekten kaçınamaz.Kaldı ki tanık kesin değil TAKTİRİ bir delildir.
Komşu iş yeri çalışanları - kayıtlı çalışanlar- varsa bunlardan da yardım alabilirsiniz.
Fakat yargıtay ağılıklı olarak kayıtlı tanıkların beyanlarını kabul etmekte..

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 2008/ 6706 E. 2009/ 4401 K. ve 24.03.2009 tarihli kararında
dosyada mevcut 25.07.1994 tarihli işe giriş bildirgesinden ve davalı Mustafa tarafından kuruma verilen 1994 yılı 2. dönem bordrosunda da davacının 25.07.1994 tarihinde işe girdiği ve 10.08.1994 tarihinde işten çıktığının bildirildiğinin görüldüğünü tespit etmiştir. Her ne kadar davacı tanıkları davacının bu işveren yanında da 25.07.1994-31.12.1997 tarihleri arasında aralıksız çalıştığını ileri sürmüşlerse de bu tanıklar bordro tanığı olmadığı ve komşu işyerlerinin de kayıtlarına geçmiş kimseler olmadığından ötürü ifadeleri soyut nitelikte olup hükme esas alınması mümkün görülmemiştir. Netice olarak Yargıtay 21. Hukuk Dairesi; davacının davalılardan Mustafa'ya ait işyerinde 25.07.1994-10.08.1994 tarihleri arasında çalıştığının kabulü gerekirken 31.12.1997 tarihine kadar aralıksız çalıştığının kabulüne karar verilmesini usul ve yasaya aykırı bulmuştur.