Mesajı Okuyun
Old 21-12-2018, 21:05   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Yargıtay aşağıdaki kararında ; özel hukuk ilişkisinden doğan yapılandırma hakkındaki menfi tespit davasında; " borçlunun takibin kesinleşmesinden sonra üzerinde herhangi bir haciz baskısı da yok iken (yapılandırma sureti ile) borcu kabul ve ikrar ettiğinden söz ederek , sonradan menfi tespit davası açamayacağını yani borcun varlığına itiraz edemeyeceğini " kabul etmiştir. Bu kararın ters anlamından haciz baskısının bulunduğu dönemdeki yapılandırmada ,borçlunun davadan feragat ettiği beyanının geçersiz olduğunu ileriye sürebileceği ve borcun oluşmadığı yönündeki davaların açılabileceği sonucuna varabiliriz.
(NOt: Fakat benim bu konuda kesin bir görüşüm oluşmuş değil,şöyle yapın veya yapmayın diyecek konumda değilim. )
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/8848
K. 2018/805
T. 20.2.2018
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabülüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili, davacının davalı bankadan kullandığı kredinin 2009 yılında yapılandırıldığını ve o tarih itibariyle güncel borcun 62.377 TL olduğunu, davacının şimdiye kadar 54.657 TL ödeme yaptığını buna rağmen davacıya karşı takip başlatıldığını, yapılandırma uyarınca kalan borcun 38.831 TL olması gerekirken davalı bankanın yanlış hesaplaması ile halen davacının 64.000 TL borçlu olarak gözüktüğünü ileri sürerek, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bakiye borç kalmış ise bu borcu aşan miktar için takibin iptaline karar verilmesini dava ve istemiştir.

Davalı vekili, davacının kötüniyetli olduğunu, yapılan ödemelerin borcundan düşüldüğünü, takip dosyasında davacının ödeme taahhüdünde bulunarak borcu kabul ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.

Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı borçlunun takip tarihinde 44.600,00 TL asıl alacak, 5.146,80 TL faiz alacağı olmak üzere bakiye borcunun bulunmasına rağmen takipten sonra dava tarihine kadar asıl alacağa dair 7.239,11 TL, faiz alacağına dair ise 1.376,26 TL ödeme yapmış olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabülüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, takip öncesi nedenlere dayalı menfi tespit davasıdır. Davacı borçlu takibin kesinleşmesinden sonra üzerinde herhangi bir haciz baskısı da yok iken 21.03.2013 tarihli beyan ile takip konusu borcu kabul ve ikrar etmiştir. Davacı kabul ve ikrarında herhangi bir irade sakatlanması nedenine dayanmadığına göre menfi tespit davasının reddi gerekirken yanılgılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle mahkeme kararının BOZULMASINA,