Mesajı Okuyun
Old 03-10-2018, 16:14   #8
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/ 3707
Karar: 2017 / 11008
Karar Tarihi: 04.07.2017

ALACAK DAVASI - TARAFLARIN TAŞINMAZDA PAYDAŞ OLMADIKLARI - İNTİFADAN MEN KOŞULUNUN GERÇEKLEŞMESİ GEREKMEDİĞİ - DAVALIYA PROTOKOLDE EŞYALARINI TAŞIMASI İÇİN VERİLEN SÜREDEN SONRA FUZULİ ŞAGİL OLDUĞU KABULÜYLE ECRİMİSİL HAKKINDA KARAR VERİLMESİ GEREĞİ


ÖZET: Taraflar taşınmazda paydaş olmadıklarına göre intifadan men koşulunun gerçekleşmesi de gerekmemektedir. Taraflar arasında düzenlenen protokol ile davalıya eşyalarını taşıması için süre verildiğine göre verilen süreden sonra, davalının taşınmazı fuzuli şagil olarak kullandığı kabul edilerek davacının talep ettiği ecrimisil isteminin değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

(4721 S. K. m. 683)



Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:



Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 01/09/2011 tarihli sözleşme ile davalının kiracı olduğunu, 31/05/2012 tarihli protokol ile kira ilişkisinin bitirildiğini, davalıya eşyalarını boşaltması ve taşınmazı tahliye etmesi için Ağustos 2012 ayı sonuna kadar süre verildiğini ancak taşınmazın Kasım 2013 ayı sonunda tahliye edildiğini belirterek 01/09/2012-30/11/2013 dönemi için 75.000 TL kira alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.



Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.



Mahkemece, davalının, taraflar arasında yapılan anlaşma ile rıza sonucu taşınmazın zilyetliğini elinde tuttuğu, rıza ile verilen zilyetliğin son bulduğuna dair davalıya intifadan men ihtarı çekilerek kötü niyetli zilliyet haline düşürülmediği, iyi niyetli zilyetten ecri misil tazminatı istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.



Taraflar arasında 01/09/2011 tarihli kira sözleşmesi olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. 31/05/2012 tarihli protokolde, taraflar arasındaki kira ilişkisinin karşılıklı ibra ile bitirildiği belirtilmiş, kiracıya eşyalarını taşıması için 30/06/2012 tarihine kadar süre verilmiştir. Yine taraflar arasında düzenlenen 30/06/2012 tarihli protokol ile kiracıya tanınan süre 2012 Ağustos ayı sonuna kadar uzatılmış ve bu süre zarfında kira talep edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır. Davalının, protokolde belirtilen süre sonunda taşınmazı tahliye etmemesi nedeniyle, davacının alacak isteminin, Mahkemece, davalının intifadan men edilmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de, kural olarak, paydaşların birbirlerinden ecrimisil isteyebilmeleri için intifadan men şartının gerçekleşmesi gerekir. Somut olayda, taraflar taşınmazda paydaş olmadıklarına göre intifadan men koşulunun gerçekleşmesi de gerekmemektedir. Taraflar arasında düzenlenen 30/06/2012 tarihli protokol ile davalıya eşyalarını taşıması için 2012 Ağustos ayı sonuna kadar süre verildiğine göre bu tarihten sonra, davalının taşınmazı fuzuli şagil olarak kullandığı kabul edilerek davacının talep ettiği ecrimisil isteminin değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.



Sonuç: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.07.2017 günü oybirliği ile karar verildi. (¤¤)