|
|
|
|
Öncellikle cevabınız için teşekkürler, olayın gerçekleştiği gün meteorolojiye göre 30-50 k/s hızla eseceği öngörülmüş. Böyle bir hızın parke taşını düşürmeye yetmeyeceğini savunduk. Dosyaya bilirkişi olarak bir iş güvenliği uzmanı atandı. Biz itirazda bulunduk, lakin itiraz ret edildi. Bir de ayrıca sanığın ev hanımı olması, profosyonel temizlik işçisi olmaması ondan beklenecek dikkat ve özen yükümlülüğünün sınırını nasıl etkiler?
|
|
 |
|
 |
|
Elbette kişinin eyleminde olumsuz ihtimalleri öngörebilme ölçütü değerlendirilirken yaşam tecrübesi, eğitim durumu vb. gibi unsurlar göz önünde bulundurulmalıdır.
Ancak somut olayda, sıklıkla kullandığımız "hayatın olağan akışı" ölçütüne göre akli melekeleri yerinde olan herhangi bir bireyden beklenmeyecek düzeyde bir ihmalin varlığı söz konusudur denilebiliyor ise, taksirin varlığı için ilk mesajımda değindiğim hususların yanında ihmali davranışın kabul edilebilir sınırların dışında olduğu sonucuna varılması mümkün olacaktır.
Dosyaya vakıf olan sizsiniz ve buradan isabetli bir tespitte bulunabilmek mümkün olmamakla birlikte, devam eden yargılamada neticeyi öngörememekten kaynaklı bilinçsiz taksire dayalı bir hüküm verileceği düşüncesinde olduğumu belirtmek isterim.
Aksi durumda bilinçli taksir devreye girer ki (Prof. Dr. Feridun Yenisey'in tabiriyle "bir şey olmaz yaa") bu elbette neticenin öngörülebilir olduğundan hareket eden ve müvekkilinizin daha aleyhinde bir hüküm olur.