Mesajı Okuyun
Old 26-01-2018, 11:04   #5
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Hiç bir usuli sorun yok tamamen 670 sayılı khk gereği reddedildi

Sayın meslektaşım,

Zararın tazmini açısından ele alacak olur isem;

Bana göre burada bir zarar olduğu varsayılsa dahi, sebep sonuç arasında illiyet bağı yok. Zira siz bu sonuca, kendi davranışlarınız ile sebebiyet vermemişsiniz. Dolayısıyla davayı tam açmış olmanız bana göre bir kusur olarak değerlendirilemez. "Davayı kısmi açsaydın" önerisi de itirazın iptali davasının genel özellikleri düşünüldüğünde bana göre doğru değil. Takibe kısmi itiraz olsa tamam da belli ki öyle bir durum da yok! (Dava, KHK gereği reddedilmemiş olsa belki de kabul ile neticelenecekti.)

Öte yandan, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 52/1. maddesi ve yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca, hiç kimse, kendi kusuruna dayalı olarak hak elde edemez. Bana göre , burada FETÖ/PYD kapsamında tutuklanan müvekkilinizin, doğan bu sonuca kendi kusuru ile sebebiyet verip vermediği de değerlendirilmelidir. Eğer hakkında mahkumiyet kararı verilir ve kesinleşir ise kusurlu olduğunu düşünebiliriz. (Tutukluluk halinde henüz kesinleşmiş bir karar olmadığından kusurludur dememiz hukuken doğru olmaz ancak beraat kararı verilirse bu kez de bu itirazın iptali davasının, KHK nedeni ile reddine ilişkin karar karşısında hukuki yollara başvurulabilir...)

Türk Borçlar Kanunu Madde 52/1:


“Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.”


Burada, tazmin sorumluluğu açısından ancak talimat olmaksızın takip ve/veya itirazın iptali davası açıldı ise bu durum tartışılabilir. O noktada da müvekkilinizin size vekalet çıkarmış olması, takip ile ilgili belgeleri size teslim etmesi, e-posta yazışmaları gibi pek çok delile başvurabilirsiniz.

Meslek Kuralları açısından ele alacak olur isem;

Bildiğiniz üzere itirazın iptali davası, icra takibinin devamı olarak kabul edilmeyen, icra takibinden ayrı bir iş olarak değerlendirilen bir dava türü. Bu nedenle bu noktada itirazın iptali davası açarken yazılı talimat (ya da sonradan muvafakat) alıp almadığınız önemli. Avukatın bilgilendirme yükümlülüğü kapsamında, davanın aleyhe neticelenmesi halinde oluşabilecek yargılama giderleri ile ilgili de müvekkili bilgilendirmesi gerektiği genel kabul. Belki meslek kuralları yönünden, böyle bir bilgilendirmeye dair deliliniz yok ise sorun yaşayabilirsiniz. Ancak bu da sonuca etki etmiyor ki! Bilgilendirmemiş olduğunuzu varsaydığımızda dahi bu dava KHK nedeni ile reddedilmiş.

Kabul edilebilecek bir dava olağanüstü ve sizin öngöremeyeceğiniz bir durum nedeni ile reddedilmişse bana göre hiç dert etmeyin. Kaldı ki esastan reddedilecek bir dava olsaydı dahi yine sizin mesleki bir eksikliğinizin, hatanızın bulunması gerekirdi.

Baronun yerine geçtiğimde de tazminat davasında hakimin yerine kendimi koyduğumda da sizin aleyhinize karar veremedim. Çok mu meslektaşçıyım acaba?
Selamlar,