03-01-2018, 09:08
|
#3
|
|
Bu konu hakkında yazmaya başladığım maalesef yarım kalan bir makale çalışmamdan "karşılıklı saygı" özfikrine dayalı birkaç alıntıyı aşağıda değerlendirmenize sunuyorum;
“Hâkim, mahkemedeki tüm yargılama aşamalarında düzeni ve davranış uygunluğunu sağlamalı; davanın tarafları, jüri üyeleri, tanıklar, avukatlar ve hâkimin resmi sıfatıyla muhatap olduğu diğer kişilerle ilişkilerinde sabırlı, vakur ve nazik olmalıdır. Hâkim, aynı davranış tarzını tarafların yasal temsilcilerinden, mahkeme personelinden ve kendi nüfuzu, idaresi ve denetimi altında bulunan diğer kişilerden de talep etmelidir.” (Bangalor Yargı Etiği İlkeleri m.6.6)
“Avukat, hakimlere ve resmi mahkemelere gereken saygıyı gösterir ve aynı saygıyı onlardan bekler” (Bern Kuralları m.11)
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunun 63. Maddesine göre muhatap olunan kimselere “kırıcı olmak”, 65. Maddeye göre “kötü muamele”de bulunmak hakimler yönünden disiplin cezasını gerektirmektedir.
Uygulamada bazı hakimlerin, avukatları ve pek tabiî ki vatandaşları azarlamada bir sakınca görmediği bilinen bir gerçektir. Ancak HSYK’ya yansıyabilmiş disiplin soruşturmaları incelendiğinde hakimin avukata bağırması nedeniyle disiplin cezası aldığı görülse de burada da hakim lehine bir yaklaşım sergilendiği düşünülmektedir.
HSYK 2. Dairesi 2013/126 E.-2014/18K. sayılı dosyasına göre bir hakimin, avukata “sen çok konuşuyorsun” diye bağırması, müvekkiline “avukatını sustur, susturamıyorsan değiştir” diyerek avukatı müvekkile karşı küçük düşürmesi “kırıcı” olduğu gerekçesiyle “uyarma” cezasıyla cezalandırıldığı görülmüştür.
HSYK 2. Dairesi 2011/254E.-2013/480K. Sayılı vahim boyuttaki dosyasında ise avukata “şerefsiz” diyip bir de yumruk attığı anlaşılan hakime “kötü muamelede” bulunduğu gerekçesiyle “kınama” cezası verilmiştir.
Ve pek tabiki "mahkemeye kadıya mülk değil".
|