 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Yücel Kocabaş |
 |
|
|
|
|
|
|
Soybağının reddi davası,açılacak babalık davasının dava şartını teşkil eder. Soybağının reddi davasının kararının kesinleşmesinden sonra babalık davası açılabilir. İkisi bir arada açılsa dahi tefrik edilir.
Ergin olmayan çocuk için dava açılmasından önce temsil kayyımı tayin ettirilmesi asıldır. Bununla beraber dava diyelim ki çocuğu temsilen anne ve baba tarafından açılmış olsa dahi dava ret edilmeyip küçüğe kayyım tayin ettirilerek davaya devam olunur. Diye düşünüyorum.
|
|
 |
|
 |
|
Üstadım;
Konu ile ilgili ön araştırma yaparken soybağının reddi ve babalık davasının aynı dava ile açılabileceği yönünde kararlar gördüm.(Daha doğru ben öyle yorumladım. İlgili kararlardan birini paylaşmak isterim.
18. Hukuk Dairesi 2013/13806 E. , 2013/16004 K.
• NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ
• SOY BAĞININ REDDİ
• BABALIK DAVASI
o TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 285
o TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 282
o TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 301
o AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN (4787) Madde 4
o HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 1
"İçtihat Metni"
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dava dilekçesinde, annesi S...'in, K.. B.. ile resmi evli iken ayrılarak H.. P.. ile gayriresmi yaşadığını, kendisinin bu birliktelikten doğduğu halde, annesinin resmi evliliği içinde doğmuş gibi nüfusa tescil edildiğini bildirerek mevcut kaydının iptali ile gerçek babası H.. P..'nın hanesine, annesi S... olarak tescilini istemiştir. Mahkemece, dava nüfus kaydının düzeltilmesi olarak nitelendirilerek, davacının, K.. B.. olan baba adının iptali ile babasının H.. P.. olarak yazılmasına karar verilmiştir.
Davacının, dosyada mevcut doğum bildirimi formuna göre, annesi S.. B..'ın K.. B.. ile 01.04.1984 tarihli evliliği devam ederken, 21.04.2010 tarihindeki beyanına göre evlilik içinde, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 22. ve 27. maddesiyle 4721 sayılı TMK.nun 285 md. göre nüfusa tescil edildiği anlaşılmıştır.
Bir davada maddi olguları ileri sürmek taraflara, ileri sürülen maddi olguların nitelendirilmesi hakime aittir. Davacı bu dava ile gerçek babasının H.. P.. olduğu halde nüfus kaydında K.. B..'ın çocuğu imiş gibi tescil edildiğini bildirerek, nüfus kaydındaki baba adının iptali ile gerçek babası olan H.. P.. olarak düzeltilmesini istemiştir.
Görüldüğü gibi davacının birbiriyle bağlantılı iki ayrı davası vardır. İlki soybağının reddi, ikincisi ise babalık davasıdır.
Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise, ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. (TMK.nun 282/1-2 md.) Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. (TMK.nun 285/1. md.)
Bu halde, çocukla baba arasındaki soybağı, çocuğun evlilik içinde doğması ile kendiliğinden kurulur. Bu durumda koca; karısının doğurduğu çocuğun kendisinden olmadığını ileri sürerek ana ve çocuğa karşı, soybağının reddi davasını açabilir. Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır. İşte davacının açtığı ilk dava budur.
Evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı hakim hükmüyle de kurulabilir. Bunu sağlayan dava ise babalık davasıdır. (TMK.nun 301. md). Bu dava, ana ve çocuk tarafından babaya, baba ölmüş ise mirasçılarına karşı açılır. Davacının açtığı ikinci dava da babalık davasıdır.
Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olduğundan, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesine göre, görevli mahkeme, aile mahkemesidir.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. (6100 sayılı HMK.nun 1. md.)
Bu durumda, görevli mahkeme aile mahkemesi olduğundan kamu düzenine ilişkin olan hususun re'sen dikkate alınarak mahkemece davaya aile mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Davadan önce kayyım tayini konusunda kafa karıştıran kararı da aşağıda paylaşıyorum. Bu karardan ben sanki önce somut bir dava olması gerekir diye anladım.
T.C.
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
Esas No:2010/7346
Karar No:2011/10593
K. Tarihi:
Dava, soybağının reddi (TMK.md.286) ile babalığın tespitine ilişkin (TMK.md.301) olup, daha önce açılan soybağının reddi davasında atanan kayyım tarafından küçük N.S.adına açılmıştır. Bu bakımdan küçüğe vesayet makamınca yeniden kayyım atanması zorunludur.
06.08.2007 tarihli 2007/279-994 sayılı kararla atanan kayyım, 2006/550 esas sayılı soybağı-nın reddi davasında küçüğü temsil etmek üzere atanmış olup, saybağının reddi davasının neticelendirilmediği bir işte küçüğü temsil etmesi mümkün bulunmamaktadır. O halde, bu davada küçüğü temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak amacıyla yetkili vesayet makamınca yeniden küçüğe kayyım tayin ettirilmesinin sağlanması ve kayyımın davaya katılımı ve böylece taraf teşkili sağlanarak, davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken; usulünce taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ
Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 15.06.2011