| 
         | 
         | 
        
         | 
       
      
        | 
         | 
        
        Değerli üyeler; 
 
Mirastan ıskat edilen mirasçının alacaklıları  zarara uğratmak kastı ile aleyhindeki bir tasarrufa itiraz etmemesi  halinde MK 562. madde, alacaklılara/İflas idaresine tenkis davası açma  hakkı tanımıştır. 
 
Yasa koyucu bu hakkın kullanılmasını da  mirasçıya tenkis davası açması gerektiğine dair yapılacak bir ihtara  bağlamıştır. Diğer bir deyişle bu maddede yer alan ihtar, dava şartı  olarak düzenlenmiştir.  
 
Soruma gelecek olursak; mirasçıya  gönderilen bu ihtar usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden, (TK 21 e göre  tebliğ edilmeden) bila tebliğ ihtarnameye dayanarak tenkis davası  açılırsa, mahkemece iş bu ihtarnamenin dava şartı olması sebebiyle HMK  115. maddesi çerçevesinde eksikliğin giderilmesi (ihtarın usulüne uygun  olarak tebliğe çıkartılması) için kesin süre verilmesi gerekir mi ? Yoksa  dava açıldığı anda usulüne uygun bir ihtarnamenin var olmadığı  değerlendirilerek davanın usulden reddedilmesi mi gerekir ? 
 
Bu  bağlamla HMK 115. maddede dezenlenen "giderilmesi mümkün dava şartı  noksanlığı" kavramı hangi hallerde uygulama alanı bulabiliyor? Benim  sorumdaki durumda uygulanması mümkün olur mu? 
 
Görüş, bilgi ve tecrübelerinizle birlikte tesadüf ettiğiniz Yargıtay kararlarını da paylaşırsanız çok sevinirim.  
 
Saygılarımla
         | 
        
         | 
       
      
        
          | 
        
         | 
        
          | 
       
     
     | 
  
Mirasçı, mahkemeye diyebilir ki; "efendim, bana ihtarname gönderilmiş olsaydı, dâvayı ben açardım, o nedenle dâvanın reddini talep ediyorum". Bu durumda mahkemece, dâva reddedilir düşüncesindeyim. Kolay gelsin.