Mesajı Okuyun
Old 26-10-2017, 15:19   #4
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın KENREY,

İnşaata başlama tarihi olarak öngörülen ifraz ve tevhid tarihi somut olayda hiç yer almadığından olaya uygun adaletli bir çözüm bulmak için tarafların iradelerine en yakın yorumu yapmak gerekir fikrindeyim. Eğer taşınmaz ifraz veya tevhide konu olabilecek bir yer olsaydı bu sürecin ruhsat başvurusunun hemen öncesinde tamamlanmış bir aşama olması gerekirdi. Çünkü inşaat ruhsatına başvurmak için öncelikle arsa üzerindeki durumun netleşmesi ve buna göre de imara uygun bir inşaat ruhsatının düzenlenmesi gerekirdi. Şu halde siz, 15 aylık teslim süresinin başlangıç tarihinin ruhsat tarihi değil de ruhsat başvuru tarihi olarak esas alınması yönünde bir argüman ileri sürebilirsiniz. Her ne kadar ruhsat düzenlenmesinde idareden kaynaklı gecikmeler olsa da sonuç itibariyle ruhsat düzenlenmesi için öngörülen bir makul süre vardır. Bu makul her belediyeye göre değişmekle birlikte 1-3 aylık bir süreden bahsetmek mümkün olabilir. Bu durumda da bu makul sürenin riskini basiretli tacir konumundaki müteahhide yüklemek ve en azından bu süreyi 15 aylık süre içinde değerlendirmek gerekir.

Teslim için sözleşmede yazan tek ibare anahtar teslim ibaresi ise ve fiili teslim-hukuki teslim ile bunlara bağlı sonuçlar düzenlenmemişse 15 aylık anahtar teslim süresi içinde iskanın alınmış olması gerektiğini ileri sürmeniz mümkün. Karşı taraf iskana başvurmuş, gerekli harçları yatırmış ve fakat yine idareden kaynaklı gecikmeler olmuşsa bunların yükünü müteahhide yüklememek ama yine en azından yukarıda bahsettiğim makul süre kıstasını iskan alımı süresi için de uygulamak gerekir fikrindeyim.

Konuya ilişkin yorumlarımın Yargıtay uygulaması ile uyuşup uyuşmadığı konusunda emin olmamakla beraber yukarıda izah ettiğim şekilde bir çözümün adaletli olacağı fikrindeyim.