|
1.)Çeke dayalı icra takiplerinde,alacaklının seçimlik hakkı vardır.
a) Borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde , (Küçükçekmece veya Kartal (Anadolu)
b) Muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ,(Küçükçekmece)
c) Akdin yapıldığı yer olması nedeniyle, çekin keşide edildiği yer icra dairesinde takip başlatılması mümkündür.(İstanbul -Çağlayan)
2.) Bence ;keşide yeri olarak sadece İstanbul olarak yazılı çekte keşide yerine göre yetkili icra dairesi İstanbul (Çağlayan) Adliyesi icra daireleridir.
3.)İİK 50 mad.si yolu ile HMK.7/1 m.sine göre de "Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir." Yargıtay 12.Hukuk Dairesi " bu kuralın uygulanabilmesi için öncelikle ortada borçlulardan biri hakkında girişilen ve kesinleşen icra takibinin bulunması " şartının gerçekleşmesini aramaktadır.
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas No:2014/22493
Karar No:2014/29690
K. Tarihi:8.12.2014
Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;
... yetki konusunda İİK’nun 50. maddesi atfı ile HMK’nun genel yetki kurallarının uygulanması gerektiği yönündeki görüş benimsenmiştir.
İİK'nun 50. ve HMK.'nun 447/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK'nun 6. maddesinin 1. cümlesine göre; "Genel yetkili mahkeme, dava açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir." HMK'nun 7. maddesine göre; "Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir." Ayrıca İİK.nun 50.maddesi göndermesiyle, çeke dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK. 6.md.), muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ve ayrıca akdin yapıldığı yer olması nedeniyle, çekin keşide edildiği yer icra dairesinde takip başlatılması mümkündür.
Anılan hükümler çerçevesinde birden fazla borçlu varsa bunlardan birinin ikametgahında takip başlatılabilir ve bu durumda diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak, anılan hüküm borçlulardan biri için genel yetkili icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması hali içindir.
Somut olayda Alacaklı hamil tarafından davacı keşideci, lehtar ve cirantalar hakkında takip yapıldığı, keşideciye ödeme emri tebliğinin Bayrampaşa İstanbul adresinde 21.04.2014 tarihinde, tebliğ edildiği diğer borçlulardan lehtara ise halen tebliğ edilemediği, cirantalara Torbalı İzmir adresinde 22.04.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun icra mahkemesine 24.04.2014 tarihinde sair itirazları ile birlikte yetki itirazında bulunduğu, diğer borçlular yönünden takibin kesinleşmediği bu evrede davacı borçlunun icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır. Borçlular açısında dava tarihi itibariyle kesinleşen bir takip bulunmadığından HMK.nun 7/1. maddesinin uygulanması mümkün değildir.
O halde, mahkemece, yukarıdaki açıklamalar ışığında borçlu yönünden yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|