Mesajı Okuyun
Old 09-09-2017, 17:19   #7
Av. Suat

 
Varsayılan

Fikir vermesi açısından nısbi muvazaanın bir türü olan namı müstear da düşünülebilir…
Yani nısbi muvazaanın bir türü olan sözleşmenin taraflarında muvazaa
Biraz zorlama olacak ama…………….

Sözleşmenin taraflarında muvazaada hukuki işlemden yararlanacak olan kişi yerine diğer bir kimse ikame edilmektedir.
Aşağıdaki örneği sorudaki konuya ve taraflara uyarlayarak vermeye çalışırsak,

A, B ve C ye bir mal veya hak devretmek istemektedir. Bu miras hissesi de olabilecektir.
Fakat bunu çeşitli nedenlerden ötürü her ikisi adına yapmaz veya yapamaz..
A burada iki seçenek ile karşı karşıyadır.
Ya B ve C nin hakkını onlar adına hareket edecek olan D adında birine devredecektir veya
bu haklarını biri diğerini temsilen ikisinden biri üzerine yapacaktır.

A bu ikinci seçeneği kullanmış ve C nin hakkını da bu zorunluluktan dolayı B ye devretmiştir.
B burada C nin hakkını da iktisap ederken aslında C adına hareket etmektedir.
A ile B bu işlemi ile C nin hakkı için namı müstear kullanmışlardır.

Bu örnekte A muristir.
B ise tapunun son maliki abladır.
C ise hakkı çiğnenen küçük kardeştir.

Burada tüm bu muamelelerin ona karşı yapıldığı son bir taraf daha gerekmektedir.
Bu son taraf, asıl işlemi yapmayarak veya yapamayarak tarafları bu muvazzalı işleme – namı müsteara- zorlayan tapu dairesi olabileceği gibi uyuşmazlık dışında olan ve aslında haklarını daha önceden alan diğer kardeşler de olabilecektir. Zira murisin buradaki amacı hem tapudaki engeli bir şekilde aşmak hem de mirasta denkleştirmeyi sağlamaktır.

İspat konusuna gelince

Hukuk Genel Kurulu 2012/14-422 E. , 2012/618 K.
Özet-Bir sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığını bizzat sözleşmenin tarafları ileri sürebileceği gibi ilgili üçüncü kişiler de ileri sürebilir. Muvazaanın kanıtlanması da bu kişilerin durumuna göre değişecektir.
-Muvazaa iddiasında bulunan muvazaalı olduğunu ileri sürdüğü sözleşmenin tarafı ise, iddia senede karşı bir iddia sayılacağından bunu ancak aynı nitelikte belge ile kanıtlayabileceği HUMK’nun 288 ve 290. maddelerinde hüküm altına alınmıştır.
-Muvazaa iddiasında bulunan muvazaalı olduğunu ileri sürdüğü sözleşmenin tarafı değil ise, muvazaayı her türlü delil ile kanıtlayabilir.

Eldeki olayda C nin elinde yazılı delil varsa ne ala,
Eğer C nin elinde yazılı delil yoksa C burada her ne kadar bu sözleşme kendi lehine yapılmış bir sözleşme olsa da aslında A ile B arasında yapıldığını, kendisinin bu sözleşmede taraf olmadığını, murisin muvazaalı bu işlemi ile aslında mirasta denkleştirmeyi amaçladığını, bunun muris A nın tek taraflı bir işlemi olduğunu, işlemin kendisi dışında cereyan ettiğini, bu nedenle taraf olmadığı bu sözleşme ile ilgili olan tüm bu iddialarını tanık dahil her türlü delil ile ispatlayabileceğini beyan edebilir.

Taraflar kardeş olduklarından tanık da dinlenilebilir kanımca .

Zira ortada yazılı bir tapu devri olsa da tanık dinletmek isteyen kişi bu yazılı sözleşmenin tarafı olan biri değildir. Bu nedenle taraflar akraba olsa bile yazılı delile karşı yazılı delil gerektiği kuralının sözleşmenin tarafı olmayan kişiye – kardeşe- karşı ile sürülmesi haksızlık olacaktır.


Bundan ayrı olarak burada A – B arasındaki işlemde üçüncü kişi yararına sözleşmeden de bahsedilebilir.