17-07-2017, 08:43
|
#3
|
|
Aşağıdaki kararda da ifade edildiği gibi; mirasçıların miras bırakanın borcu nedeniyle evinin haczinde meskeniyet iddiasında bulunma hakları vardır. Ayrıca alacaklı aleyhine şartları oluşursa hükmen tescil davası da açabilirler.
Ancak hem hükmen reddin ve hem de meskeniyet iddiasının aynı anda sonuç yaratması ve mirasçıların bu sonuçlardan aynı anda yararlanması düşünülemez. Kararda da belirtildiği gibi önce mirasın reddi davasının sonuçlanması gerekeceğinden meskeniyet ile ilgili dava mirasın reddi davasının sonucunu bekleyecektir.
Mirasın hükmen reddi davasının ana koşulu, miras bırakanın ödemeden aczinin belli olmasıdır. Bu koşul ölüm tarihindeki malvarlığının belirlenmesi ile ortaya çıkacağından , sonraki değişimler örneğin mirasçıların meskeniyet iddiası dikkate alınmayacaktır. Verilen rakamlara göre miras bırakana ait evin değeri borcu karşılayacak durumda olduğundan açılacak hükmen ret davasının ret ile sonuçlanması ihtimali yüksektir.
Alacaklının ev üzerine haciz koyması halinde , Evin değeri itibariyle herbir mirasçının payına isabet eden miktarla başka bir konut alınması imkansız gibi gözüktüğünden , mirasçılar evi kurtarabilirler. Fakat kendileri şahsi mallları ile de sorumlu olduklarından taşıtlar üzerindeki haczin kaldırılması imkanı pek gözükmemektedir.
Bu durumda ; meskeniyet iddiası ve hükmen reddin hükümlerinden birlikte yararlanarak hem miras bırakana ait evi ve hem de mirasçılara ait taşıtları icra takibinden kurtarma ihtimalinin bu olayda pek olamayacağı kanısındayım.
Durum: “ya ev satılıp borç ödenerek taşıtların satılması önlenecek ya da meskeniyet iddiası ile ev kurtarılarak borç taşıtların satışı ile ödenecek yahut ev ve taşıtların birlikte kurtarılması istenirse borç varsa başka imkanlarla ödenecek “ gibi görünmektedir.
T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/5062
K. 2009/4238
T. 23.3.2009
DAVA : Davacılar, murisinin prim borcundan dolayı çıkartılan ödeme emrinin iptali ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-)Dava, davacıların murisi H.G.'ün davalı Kuruma prim borcundan dolayı Kurumca yapılan takibatlarla ilgili olarak çıkartılan ödeme emirleri sonucu murise ait evin haczedilemeyeceği, yapılan haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
Yapılan incelemede davacılar murisi H.G.ün Kuruma olan prim borcu sebebiyle 2000/2240, 2000/4835, 2005/5268 takip sayılı ödeme emirleri çıkartıldığı, yapılan hacizler sonucunda davacıların oturduğu binanın taşınmaz kaydına 14.4.2001 tarihinde haciz konduğu davacıların oturdukları bu binadan başka oturacak meskenlerinin bulunmadığı, davacılar murisinin 24.3.2005 tarihinde öldüğü Nazilli Sulh Hukuk Mahkemesinde 2005/6 Esas sayılı Tereke davasının olduğu, mirasçılar tarafından haczin bu davanın görülmesi sırasında öğrenildiği beyan edilerek 11.5.2005 tarihinde meskeniyet iddiasında bulunulduğu, ayrıca Nazilli Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 2005/322 Esas sayılı mirasın reddi davası açıldığı davanın halen derdes olduğu görülmüştür.
Uyuşmazlık davacılar murisinin 506 Sayılı Kanun'un 80. Maddesine göre prim borcu sebebiyle 6183 Sayılı Yasa'ya hükümleri nazara alınarak çıkartılan ödeme emirlerinden dolayı 6183 Sayılı Kanun'un 70/11. maddesi uyarınca borçlanma halinde münasip evinin haczedilip haczedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu haliyle meskeniyet iddiasında bulunma hakkı borçluya dolayısıyla da mirasçılarına düşmektedir. (HGK. 3.7.1996-12/446-536 kararı da bu yöndedir.).
Somut olayda davacıların açtığı tereke davası ile mirasın reddi davasının henüz sonuçlanmadığı Nazilli Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmekte olduğu, mirasın reddi davasının ve tereke dosyasının incelenmesi gereği açıktır.
Mahkemece Nazilli Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2005/6 Esas sayılı ve 2005/322 Esas sayılı dava dosyalarının getirtilip incelenerek ve bu davaların sonucu beklenerek çıkacak sonuca göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar vermek gerekirken noksan inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, 23.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|