|
Sayın tiryakim,
HMK’ nın 10. maddesi uyarınca T.B.K.’nın 89. madde hükmü nedeniyle, ifa yeri olan alacaklının ikametgah yeri de yetkili yerlerden biri olacaktır. Sizinle aynı fikirdeyim.
Hatta ben daha da ileri giderek, ödenmeyen çek ve bonolarda da yetkili yerlerden birinin alacaklının ikameti olduğunu, olması gerektiğini düşünmekteyim.
Çek ve bonoya dayalı alacakların tahsili ile ilgili olarak izlenmesi gereken usul ve esaslar çeşitli yasalarla düzenlenmiştir. Elinde bu tür bir evrak bulunduran alacaklı, alacağını elde etmek adına bu usul ve esaslar dahilinde harekat etmek zorundadır. Bu usul ve esaslardan biri de bu tür evrakların takip ve tahsilinde uyulması gereken yetki kurallarıdır.
Bu tür evrakların takip ve tahsilinde, vadesinden önce ve vadesinden sonra olmak üzere farklı farklı yollar takip edilmek zorunda olunsa da, mevcut düzenlemelere göre uyulması gereken yetki kuralları aynıdır. Bu tür alacaklar, mevcut düzenlemelere göre HMK daki genel yetkiye uygun olarak borçlunun ikametinde aranmaktadır.
Bu düzenleme çek veya bonoyu elinde bulunduran ve vadesi geldiğinde tahsil amacı ile muhataba götürerek alacağını arayacak olan hamiller için HMK daki genel yetki düzenlemesine paralel olarak getirilen bir düzenleme olup hali hazırda da bu şekilde uygulanmaktadır.
Fakat ilgili evraklar hakkındaki genel olan bu yetki kuralı, çek veya bononun vadesinde muhataba ibrazı ile bu şekilde tüketildikten sonra bahse konu evrakların karşılıksız kalması, yani ödenmemesi halinde artık uygulanmamalıdır. Zira, çek veya bono karşılıksız kaldıktan sonra artık alacağın niteliği değişmektedir. Çek veya bono, genel yetkiye uygun olarak öncelikle borçlunun yani keşidecinin adresinde aranmış, hamilin elindeki evrak çek ise usulüne uygun olarak ilgili bankaya ibraz edilmiş, bono ise keşideci adresinde protesto edilmiştir. Bundan sonra her iki evrak da karşılıksız kalmış, yani ödenmemişse bundan sonra alacağın niteliği artık değişmekte ve bu alacak aranacak alacak olmaktan çıkmakta, götürülecek borç niteliği kazanmaktadır. Zira, aşağıda da sunulan emsal yargı kararında da bu hususa değinilmiştir.
Bu nedenle HMK’ nın 10. maddesi uyarınca karşılıksız kalan çeker ve protesto edilmesine rağmen ödenemeyen bonolar ile ilgili olarak, T.B.K.’nın 89. madde hükmü nedeniyle, ifa yeri olan alacaklının ikametgah yeri de yetkili yerlerden biri olacaktır, olmalıdır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13.02.2006 tarih 2006/412 Esas ve 2006/1370 Karar sayılı kararı
………Öte yandan muhatap bankaya ibraz edilen ancak karşılıksız kalan çek’e dayalı borcun, bu şekilde aranması tüketildikten sonra, götürülecek borç niteliğine dönüştüğü gözetilerek, HUMK’nın 10. maddesi uyarınca ifa yeri olarak BK’nın 73(.- şimdiki B.K. 89-) maddesi hükmü nedeniyle, alacaklının ikametgah yeri mahkemesi de yetkili yerlerden biridir. Dairemizin 19.09.2005 tarih ve 8454-8277 sayılı ilamı da bu yöndedir. Bu itibarla, mahkemece, gerek keşide yeri, gerekse alacaklının ikametgah yeri itibariyle, doğru yer mahkemesinden ihtiyati haciz kararı istendiğinin kabulü ile davacı-borçlunun yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, aksine hüküm tesisi doğru görülmemiştir.”……………….
Anılan karar, her ne kadar Yargıtayca verilmiş olsa da istikrar kazanamadığından bu gün uygulanırlığı bulunmamakta, emsal olması bakımından sunulan mahkemelerce de kabul edilmemektedir.
Ne var ki ilgili karar, mevcut uygulama ile karşılaştırıldığında usul, yasa ve hakkaniyete daha uygundur. Zira hamil, öncelikle kambiyo senetlerine ilişkin yetkiye uygun şekilde borçlunun ikametinde çek ve bononun aranmasını tamamlamıştır. Bundan sonra karşılıksız kalan, ödenmeyen çek veya bono nedeni ile artık keşideciyi – borçluyu aramak, tabiri caiz se onun ayağına gitmek zorunda değildir. Bu aşamadan sonra, alacağın niteliği de değişmiştir. Bundan sonra, elindeki çek veya bononun karşılıksız kalması ile zaten mağdur olan HAMİLİ, bu şekilde keşideciyi aramak, onun ayağına gitmeye zorlamak hukuk ve hakkaniyet ile bağdaşır bir durum değildir. Genel yetki kuralı, çeklerde ödeme için ibraz anına kadar, bonolarda ise protesto edilene karar geçerli olup bundan sonra ki dönem için artık geçerli değildir, olmamalıdır.
Tekrar emsal olması bakımından, Van ilinde ikamet eden ve elinde Edirne li bir tacire ait olan ve Edirne de keşide edilmiş ve fakat karşılıksız kalmış bir çek olan alacaklı hamil, İİK nun yetkiye dair 50. maddesinde HMK daki yetkiye yapılan atıf nedeni ile bazı ayrık durumlar haricinde sadece borçlunun yerleşim yerinde, yani Edirne deki icra dairelerinde takip başlatabilmektedir.
Elindeki çek veya bononun karşılıksız kalması ile zaten mağdur olan Van lı alacaklı, çoğu zaman kötü niyetli olan ve borcunu süresinde ödemeyen keşidecinin ayağına, Edirne ye gitmek zorunda kalmaktadır. Bu uygulamanın alacaklının mağduriyetini arttırmaktan başka bir işlevi bulunmamaktadır. Oysa Van lı alacaklı, elindeki çek veya bono karşılıksız kaldıktan sonra, Van ilinde de takip başlatabilmelidir.
-Buna benzer bir düzenleme HMK 16. maddesinde haksız fiillere ilişkin hükümlerdeki yetki hususunun düzenlendiği kısımda da karşımıza çıkmaktadır. Kanun koyucu burada, haksız fiil ile zaten mağdur edildiğini düşündüğü hak sahibi için özel bir yetki düzenlemesine gitmiş ve HMK daki genel yetki kulandan ayrılarak bu tür durumlarda, davacının kendi yerleşim yerinde de dava açabileceğini hükme bağlamıştır.
-Ayrıca buna benzer başka bir düzenleme yine TÜKETİCİ KANUNUNDAKİ yetkiye ilişkin hükümlerde karşımıza çıkmaktadır. Yine burada kanun koyucu, satın aldığı mal veya ayıplı hizmet nedeni ile zaten mağdur edildiğini düşündüğü hak sahibi için özel bir yetki düzenlemesine gitmiş ve HMK daki genel yetki kuralından ayrılarak bu tür durumlarda tüketicinin, yani davacının kendi yerleşim yerinde de dava açabileceğini hükme bağlamıştır.
Özel yetkiye ilişkin bu gibi düzenlemelerin temelinde kanun koyucunun mağdur edildiğini düşündüğü kişileri koruyup kollayarak haklarına bir an önce kavuşmalarını sağlamayı amaçladığı çok açıktır.
Buradan hareketle elindeki kambiyo senedinin karşılıksız kalması ile zaten mağdur olan böylesi bir alacaklıyı kanun koyucunun bu tür bir hukuki himayeden mahrum bırakacağı asla düşünülemez. Belirtildiği üzere usul, yasa ve hakkaniyete daha uygun olan yetkiye dair yukarıdaki emsal Yargıtay kararının bu hali ile uygulanabilmesi için kanun değişikliğine ihtiyaç ta bulunmamaktadır. Zira mevcut uygulama sadece yoruma dayalı olarak ve fakat hatalı şekilde icra edilmektedir.
Yukarıda da değinildiği üzere genel yetki kuralı, çeklerde ödeme için ibraz anına kadar, bonolarda ise protesto edilene karar geçerli olup bundan sonra ki dönem için artık geçerli değildir, olmamalıdır.
|