25-04-2017, 03:00
|
#16
|
|
İstanbul Barosu Dergisine yayinlanmasi icin gonderdigim makalemin ilgili kismini alintiliyorum.
Bir kısım yazarlar, kamu kesiminde çalışan işçinin işçi statüsünden memur veya sözleşmeli personel statüsüne geçirilmesi halinde kıdem tazminatı hakkının doğacağını ifade etmektedir. Yargıtay’ın genel görüşü ise işçinin memuriyete geçmesi durumunda kıdem tazminatına hak kazanmayacağı şeklindedir. Tabi burada her olayı kendi durumuna göre irdelemek icap etmektedir. İşçi memuriyeti kazanması hasebiyle iş akdini feshederek memurluğa geçmişse, bu halde işçinin kıdem tazminatına hak kazanmayacağı ortadadır. Ancak kamu kuruluşunda çalışan işçinin iş akdinin Kanun ya da idari tasarruf ile sonlandırılması halinde işçi kanaatimizce kıdem tazminatına hak kazanmalıdır. Bu sebeple 54 no’lu dipnotta belirtilen Yargıtay görüşü yerinde değildir. Nitekim; işverence yapılan fesihlerde kural olarak işçinin kıdem tazminatı hakki doğacaktır. Bu kuralın iki istisnası olduğunu ise yukarıda belirtmiştik. İş Kanunun 25/II ve TSGLK 45. Maddesi dışında işveren fesihlerinin kıdem tazminatına hak kazandıracağı belirtilmiştir. O halde Yargıtay’ın belirtilen görüşünün kanuni bir dayanağı bulunmamaktadır. Bununla birlikte Yargıtay’ın konu ilgili isabetli kararları da bulunmaktadır: “Davacı hizmet akdi ilişkisi içinde işçi olarak çalışmakta iken, davalı Belediyenin 17/2/1981 gün ve 161 numaralı meclis kararı ile 1/3/1981 tarihi itibariyle memur statüsüne geçirilmiştir. Başka bir deyişle tek taraflı davalı tasarrufu ile aradaki hizmet ilişkisine son verilmiştir. Böylece İş Yasasının kıdem tazminatı hakkının doğması için öngördüğü ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışı dışında iş akdinin işverence sona erdirilme temel koşulu olayda tamamlanmış davacı lehine kıdem tazminatı hakkı doğmuştur. Davacının sonraki statüye açık ya da kapalı karşı çıkmamış memur olarak çalışmaya devam etmiş olması bu hakkı ortadan kaldırmaz”.
|